
ÖZ: Genç Neojen volkano-sedimanter tortulları içinde yer alan Türkiye borat yalaklarının geometrisi, genel olarak tortullar içinde merceksel yapılar sunmasına karşın sıkça tortullarla ağdalanmalar, ince bantlar ve yanal olarak kamalanmalar gösLcrirler. Bor cevherleri üretimi yapılacak yataklardaki cevher geometrisinin saptanması îıçin bu bölgelerin jeolojisi ve tektoniği en ince ayrıntılarına kadar bilinmelidir. Borat yataklarında ekonomik değeri, yüksek olan kolemanii, üleksit ve boraks gibi bor mineralleri baskın olmasına karşın, bu minerallere eşlik eden dıığer bor ve bor olmayan mineraller tie mevcuttur. Daha az ekonomik ve daha düşük oramda bulunan by mineraller, yalakların tcnörleriniı olumlu ve olumsuz yönde etkileyebildikleri gibi, işletme, stoklama ve pazarlama sırasında sorunlar yaratabilirler. Bor yalaklarının ayrıntılı, mineralojisinin yanısıra bor minerallerinin birbirlerine dönüşümleri ve ayrışımlarının bilinmesi; bu yaLakların işletme, stoklama ve pazarlama sorunlarının çözümünde önemli katkılar sağlayacaktır. Üretim politikası ayrıntılı ve sağlıklı bir pazar araşiırmasına dayandıntmalıdır. Bu yatakların ulusal gelire katkısını artırmak için bor cevherlerini hammadde yerine işlenmiş ürünler olarak iç ve dış pazarlarda satımını sağlamak üzere gerekli yatırımları yapmak ve alt yapıları kurmak zoranlud ıııır..
ÖZ: Jeolojinin yeni ilgi alanlarından bir ianesi sağlıktır. Çeşitli elementlerin yerdeki dağılımları ile canlıların sağlığı arasındaki bağıntının kurulabilmesi jeokimyasal haritaların hazırlanması ile mümkün olabilmektedir. Bunun için önce kayaçlann baz alındığı jeokimyasal haritalar, daha sonra toprağın esas alındığı kimyasal element haritaları yapılmakladır. Yer kabuğunda bulunan bazı minerallerin, tozlanyla karşı karşıya kalmak çeşitli göğüs hastalıklarına yol açabilmektedir. Bazı minerallerin tozlanyla karcı karşıya, kalmakla mide» pankreas, böbrek, ovaryum kanserleri arasında bağıntı, olduğa ileri sürülmektedir. Yer kabuğunda, oluşan bazı mineraller safra kesesi veya böbrek la§:la.nn.ın bünyesinde de belirlenmiştir. Bu arada bir kayaç ve bazı mineraller eczacılık teknolojisinde kullanılmaktadır. Şimdiki dünyanın jeoloji mühendisleri tıp ve eczacılıktaki sorunlar ve tedbirleri üzerinde düşünmeli,,, sağlık bil inicilere incelemelerinde yardımcı olmalıdır.
ÖZ: Bu çalışma Sinop açıklarındaki jeolojik ve. tektonik, çizgilerin aras.unlm.asi amacıyla gerçekleştirilmiştir. "MTA Sismik 1" ile elde edilen sismik verilere göre, bölgede volkanik temel genç ve ince çekellerle örtülüdür Deniz tabanında aktif nitelikte faylara da rastlanmaktadır. Bölge ile ilgili tüm sığ ve derin, verilere göre, Tersiyer ve daha genç formasyonlar,,, bölgenin kuzey ve güneyinden Üst-Kretase yaşlı volkanik temel üzerine inoeleıek gelmektedir.
ÖZ: Türkiye`nin, büyük barajları arasında yer alan Catalan. Barajı ve HES; Adana, İlinin 30` km, kuzeyinde ve Seyhan nehri üzerinde, inşaatına 1982 yılında başlanmıştır. Taşkın, koruma» enerji ve sulama amaçlı zonlu toprak dolgu barajdır., Yapımı sürdürülen baraj,, tamamlandığında 3 x 56, 3 = 168, 9 M W gücündeki santralı ile yılda ortalama 550 x 10* Kwh elektrik enerjisi üretecektir. Adana ili ve Yüreğir Ovasını taşkından koruyacak ve İmarnoğlu tüneli ile 65.000 ha araziyi sulayacaktır. Catalan Barajı ve HES İnşaatında baraj gövdesinin ve diğer büyük yapıların (Doluşavak teskin havuzu, Santral binası,. Tünel girişi yapılan, v.s.) inşaat edilecekleri yerlerde kalınlığı 20 nVye varan, alüvyon bulunmaktadır. Yapıların özelliklerine göre; alüvyonun kısmen veya tamamen kaldırılması gerekmektedir.. Bu nedenle alüvyonda "`Geçirimsiz Elastik İnce Perde Duvarı"` inşaatı yapılmış, bu perdenin ana kayaya kadar înemedği yerlerde alüvyon enjeksiyonu, ile takviyesi yapılmıştır., Bu yazımızda pratikteki arazi, çalışmaları ile yerinde gözlenen sonuçlan, makina ekipmanı ile birlikte anlatılmaktadır.. Geçirimsiz Elastik İnce Perde Duvarı "Perde Duvar1"` olarak anılacaktır.
ÖZ: Ankara kuzeyinde, Orhaniye köyü yöresinde yüzeyleyen Lülesiyen yaşlı kircçiaşlannda bulunan fosiller kıvrımlarıma ile kazanılmış biçim bozu.lmal.an sergilerler, Bu fosillerin defformasyon belirleyicisi olarak kullanıhnalanyla R= 1.40-1.48 gibi bir deformasyon oranı elde edilmektedir. Bu değer kıvnmlanma ile meydana .gelen, kabuksal kısalmayla uyumludur,
ÖZ: Plâka tektoniği, bugün bize, tortul havzaların evrimine geniş açıdan, makûl bir bakış, sağlayan global bir çerçeve getiriyor. Bu havzaların jeolojik verileri de» karşılık geîen petrol sistemleri ve sahalarının ayırtman özelliklerine doğrudan yansımaktadır* Dolayı siyle» ha.vza.lann iki büyük evrim, sahnelenmesi ayırtcdilebilir: Birincisi» kratonik alanda delta sahaları ve çukurlu engebeler göstererek, liftten `hareket, eder ve .gerek platform havzası, halinde, gerekse pasif kenar havzası halinde son. bulabilir. İlk yaklaşımla, nispeten duyarlı ve özellikle uzun süreli havzalara karşılık gelir. Aktif kenarlara bağlı ikinci bir sahnelenme şe havzaları verecektin - Transformasyon, zonunda makaslanma ya. da "pull-apart: çekilip ayrılma" tipte havzalar, - Konverjans zonanda, eğer yitim büyük zorlamalar olmaksızın meydana, geliyorsa, ada yayı sisteminde havzalar (yay önü, yay içi ve yay arkası havzalar...)» engellenmiş yitim ve kıta çarpışması durumunda, kıvrımlı sıradağların kenarında ön çukur havzaları. Birincilerden farklı olarak, bu ikinci dizi havzalar duraysızdırlar ve kısa sürelidirler. Bu sahnelenmeler, tüm petrol havzası tiplerini mutlaka açıklamayı sağlamıyorsa da, pek güçlük olmadan.,, çok sayıda geçiş terimlerinin yerleşlirilcbildiği genel bir çerçeve sunarlar. Petrol açısından, kratonik alan havzaları,, özellikle dev alanların çoğunun rastlandığı yeterli, bir sübsidanstan etkilenmiş plâtform havzaları,, dev sahaların çoğunu: barındırırlar. Aktif kenar tipin.de sahalar, nispeten küçük fakat, çoğu kez zengin petrol sahalarını temsil, ederler.. Ön çukur havzalarına gelince., bunlardan bazıları, çok ilginç petrol sahaları verirler. Bu çeşitli gözlemler arasında, ilk elde hidrokarbürce zenginliğin bir öğesini oluşturan gerflim-sühsidans-yüksek termik akı özelikle söylenmek gerekir.
ÖZ: Doğu Toroslaon batı kesiminde yaralan Saimbeyli (Adana) yöresinin tektonik özelliklerini aydınlatmayı amaçlayan fanı çalışmada gerek kaya stratigrafi bilimlerinin birbirleriyle ilişkileri,, gerekse tektonik çalıyı oluşturan uyumsuzluklar,, kıvrımlar ve faylar incelendiğinde en belirgin yapısal -olayların Alpin devinimler sonucunda oluştuğu görülür. Hersiniyen orojenik fazı, sadece Üst Penniyen tabanındaki uyumsuzlukla kendini gösterir. Bu durumda Kabriycn`dcn Alt Karbonifer sonuna kadar bölgede tektonik çatı üzerinde etkili olabilecek herhangi bir orojenik devinimin oluşmadığı söylenebilir. Alpin, devinimler, yöredeki turn kaya birimlerini ileri derecede etkilemiş, genellikle K-G ve KD-GB gidişil kıvrımlar, devrik kıvrımlar, uyumsuzluklar, faylar, ters faylar ve sürüklenimler oluşmuştur.
ÖZ: İncelenen, konglomera,, Yaylalar Formasyonu (Tunç ve Kazancı, 1980)nun bir üyesi olarak ayırüanan Kurşuniler Üyesine aittir. Taşınma doğrultu, ve yönünü saptamak amacıyla incelenen bu konglomera içerisinde.,, 1000 adet çakılın görülen "`"A" (Uzun) eksenlerinin doğrultulan ölçülerek taşınma doğrultulan saptanmıştır. Taşınma yönü ise,, yapısal veriler bulunmadığından, değişik görülen tüm çakılların toplanıp ince kesitlerle incelenmesiyle saptanmıştır.
ÖZ: 1985 Yılında yürürlüğe .giren 3213 sayılı Maden. Yasası, henüz kısa sayılacak bir süre geçmiş olmasına karşın yoğun bir biçimde tartışılmaya başlanmıştır. Eski yasanın (6309 sayılı Maden Yasası) yarattığı aksaklıkları gidermek, gereksiz formalitelerle boğulan bürokrasiyi, arındırmak, madencilik sektörünü teknik ve ekonomik açıdan, güçlendirmek olarak 3213 .sayılı yasanın gerekçesinde belirtilen amaçların ve yararların bir türlü sağlanamadığı görülmüştür. Bonon üzerine,, bir değişiklik taslağı hazırlanması amacıyla Enerji, ve Tabiî. Kaynaklar Bakanlığı tarafından çalışmalara başlanmıştır» Hazırlanan değişiklik taslağı,, madencilik sektöründeki çeşitli çevrelerin eleştirilerine sunulmuş ve konu tartışmaya açılmıştır., Bu taslak .ana hatlarıyla,,, arama döneminde sorumluluğu jcoloji mühendisine ve işletme dönem ind eyse maden mühendisine vermekte» işletme döneminde de arama faaliyetlerinin sürdürülmesini zorunlu tutmakta, teknik ve ekonomik açıdan yetersiz olduğu saptanan. AR ve ÖI.R ruhsatlarına işletme hakkı verilmemesi hükmünü getirmekte, alim s.ah alarmdaki çalışmaların gözetimi için hükümet komiseri, tayin edilmesini, öngörmekte» bir ruhsat aşamasından diğerine geçerken verilen belgelerin ve raporların sıkı bir biçimde denetlenmesini getirmekledir. Hammadde girdisini temin etmesi, bakımından madencilik, ülke sanayisinin temelini oluşturmaktadır. Madencilik sektöründeki sorunlara kalıcı çözümler getirilmesi şu halde ülkemizin ekonomik gelişimi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bo nedenle, Maden Yasası tartışmalarında ana eksen madencilik, sektöründeki sorunların, doğru ve gerçekçi, bir biçimde saptanması ve sağlıklı çözümler bulunması üzerine olmalıdır. Kuşkusuz» Jeoloji Mühendisleri Odası`ıun konuya ilişkin görüş ve önerilerinde, daha önce de defalarca belirtildiği .gibi, olaya yaklaşım ve .görüşler bir mesleki tercihin veya bir meslek grubunun çıkarı doğrultusunda olmayacaktır., Fakat tersine, Maden Mühendisleri Odası bu tartışmalar sırasında,, ülkemiz .madencilik sektörünün sorunları yerine kendi meslek çıkarlarını ön plana almış ve hatta kimi zaman çağdışı ve bi~ limdışı yönlere de sapmıştır.
ÖZ: Demokratik .hukuk devleti, çağdaş insan, haklarını .korumak, ve .geliştirmek işlevi ile yükümlüdür. 1.982 anayasası ise, devletin kuruluşundaki tüm organ, yetki, ve görevleri sözkonusu işleve ve ereğe ters düşen bir hiçimde düzenlemekle kalmamış, askerî yönetim yasalarından aktarılan ilke ve kurallarla temel hak ve özgürlükleri genel olarak ve her birini ayrı ayrı alabildiğine sınırlamış ve kısıtlamış bulunmakladır. Demokratik toplumlarda çalışanlar kendi ekonomik sosyal çıkarlarını korumak, ve geliştirmek için örgütlenmek zorundadır.. Nitekim, Uluslararası Çalışma örgülü (İLO), 27 Haziran. 1.978 tarihinde `"Kamu Kesiminde Çalışma Koşullarını Belirleme Yöntemlerine ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına" ilişkin 151 nolu sözleşmeyi kabul etmiştir. Sözleşmenin. 4 ve 5. maddeleri özetle şu .hükümleri içermektedir: