ÖZ: Bu çalışmada; Kazdağ masifi (Balıkesir) metaofiyolitinin (metadunit, amfibolit/metagabroların) stratigrafik konumları belirlenmiş ve bu kayaçların titan içeriği açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Yüksek dereceli metamorfik kayaçlardan (amfibolit fasiyesi) oluşan Kazdağ masifi içerisindeki metaofiyolit, Tozlu formasyonu olarak adlandırılmıştır. Metadunit, amfibolit ve metaperidotitlerden oluşan bu birim, amfibol gnays ve mermer ardalanmasından oluşan Fındıklı formasyonu üzerine tektonik dokanakla gelmektedir. Tozlu formasyonunun üzerine ince bir gnays seviyesi ile mermerlerden oluşan Sarıkız formasyonu, Sarıkız formasyonunun üzerine ise tektonik dokanakla gnayslardan oluşan Sütüven formasyonu gelmektedir. Titan cevherlerinin birincil ve ikincil yataklanma tipleri vardır. Birincil yataklar için önemli yankayaç türleri anortozit, gabro ve noritlerdir. Çalışma sahasındaki Tozlu formasyonu içerisindeki amfibolitlerin gabroik kayaçlardan türediği, mineralojik-petrografik yöntemlerle saptanmıştır. Ayrıca, alınan örneklerde cevher mikroskobisi çalışmaları da yapılmıştır. Bunların sonucunda derlenen 23 adet örnekte jeokimyasal analizler yapılmıştır. Bu kimyasal analizler sonucunda örneklerin titan içeriği açısından değerlendirilmesi ve titan elementinin Fe, Co, Cr, Ni, Cu ve Zn elementleri ile olan ilişkileri tartışılmıştır. Mineralojik-petrografik çalışmalar ve kimyasal analizler sonucunda, Kazdağ metaofiyolitinin yer aldığı sahanın, titan cevherleşmesi açısından bugünkü koşullarda cevher sayılabilecek biçimde ümitli olmadığı saptanmıştır.
ÖZ: Doğal gaz, petrol, jeotermal kaynaklar ve doğal CO2 aramalarında kullanılan dönerli sondaj yönteminde, ilerleme sırasında çıkan sorunlardan birisi de fışkırma (dışarı atma) sorunudur. Bu tür sondajlarda sıklıkla karşılaşılan bu sorunun önüne geçilebilmesi amacı ile S-1 Nolu Yakatarla (Nevşehir - Gülşehir) Karbondioksit arama sondajı pilot sondaj olarak seçilmiş ve ortaya çıkması muhtemel fışkırma probleminin belirlenmesi ve buna uygulanabilecek gerekli teknik tedbir seçeneklerinin belirlenmesi, çalışmamızın amacını oluşturmuştur. S-1 Nolu sondaja ait Fışkırma problemin durdurulmasının amacı, kuyuda yıkılma-göçmeyi önlemek, uygun tecrit işlemleri yaparak delme işlemine emniyetli bir şekilde Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı Tuzköy formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunan alüvyonda yapılan S-1 nolu sondaj kuyusunda, kesilecek formasyon ve yer altı su seviyesi dikkate alınarak; 0-36 m. 15 1/2 matkapla delinmiş, 0-30 m arası 10 borunun dışı ve taban kısımda 1 m borunun içi, 1.tecrit olarak çimentolanmış (1,8 gr/cm3, 3 m3) ve 1.46 m3 deplasman sıvısı kullanılmıştır. Daha sonra, 29-60 m arası 9 5/8 matkapla delinmiş ve 0-60 m arası 8 borunun borunun dışı (yaklaşık 0,5 m3), taban kısımda 5 m borunun içi ile fışkırmayla boşalan alan (yaklaşık 3,5 m3) 2.tecrit olarak çimentolanmış (1,9 gr/cm3, 4 m3) ve 1,51 m3 deplasman sıvısı kullanılmıştır. Ayrıca, yıkıntılara karşı 60-74 m arası 7 5/8 matkapla delinmiş ve 0-74 m arası 6 boruyla sıkışma nedeniyle çimentolama yapılmadan 3. tecrit olarak yapılmıştır. Kuyuda ilk kum fışkırma problemi 50-60 m arasında olmuştur. Problem, yoğun çamur ve 2. tecrit işlemi ile engellenmiştir. Daha sonra, 60-90 m aralığında 7 5/8 matkapla ilerlenirken tekrar fışkırma ile karşılaşılmış ancak 72- 90 m arasında sondaj çamurunun özgür ağırlığı, fışkırma ve gaz patlamasına engel olamamıştır. Fışkırma esnasında, yaklaşık 5 m3 ince taneli sarı/yeşil renkli kum, CO2 gazı ve tuzlu su çıkışı gözlenmiştir. Kuyunun emniyetli bir şekilde ilerleyebilmesi için çamurun kuyuya uyguladığı basınç ile fışkırma basıncı dikkate alınarak ilk olarak barit (125 kg) + bentonit (250 kg) + çimento (250 kg) + kil 3 m3 karışımıyla yeni çamur hazırlanmıştır. Hazırlanan yeni çamurla fışkırma yavaşlatılmış, kuyuda rayba işlemi yapılarak kuyuda fışkırma tamamen durdurulmuş, bu oran kuyunun tamamlanmasına kadar korunarak ilerleme işlemine devam edilmiştir. İlk olarak 66-74 m arası çok fazla şişmiştir. 90-145 m arası şişme özelliği yüksek kiltaşı, 145-158 m arası kumtaşı, 158-170 m kiltaşı, 170-180 m kiltaşı bantlı kumtaşlarında ilerleme sürdürülmüş ve kuyu 180-205 m kiltaşlarında durdurulmuştur. Teçhiz 0-36 m kapalı, 36- 104 m filitreli boru şeklindedir. Üstten 4. ve 5. borular arasına 7 ½ manşon takılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgede yapılması planlanan sondajlarda fışkırma işlemin olmaması için çamur yoğunluğunun 1,8-1,9 (gr/cm3)den yüksek olmasına, uygun tecrit işlemlerinin kolaylıkla yapılabilmesi için kuyu başlangıç çapının 22 ve/veya 25 gibi geniş tutulmasının gerekliliği ortaya konmuştur.
ÖZ: Bu çalışmada, Niğde ve yakın yöresinde gerek pekmez yapımında, gerekse toprak yemede tüketilen toprak ve/veya kayaçların mineralojik ve jeokimyasal özelliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Niğde Bor, Ulukışla ve Aksaray-Emirgazi yöresinden 12 adet örnek derlenmiş ve örnekler üzerinde XRD tüm kayaç analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu analizler sonucunda kil, mika, karbonat (kalsit, dolomit), kristobalit, amfibol, kuvars, feldispat ve opal-CT mineralleri belirlenmiştir. Örneklerin tümünde iz element ve ana element analizleri gerçekleştirilmiştir. Ana element dağılımlarında Bor yöresinde CaO+Al2O+Fe2O3; Ulukışla yöresinde CaO+SiO2+Fe2O3; Emirgazi yöresinde CaO+MgO egemenliği gözlenirken, iz element analizinde Bor yöresi örneklerde Sr, Ba, Ce, Zn ve As; Ulukışla yöresinde U, Ce, Ba, Zr, Sr, Ni; Emirgazi yöresinde ise Ba, Sr, La, Ce, Co, Zr elementleri dikkat çekmektedir. Kullanılan tüm örnekler Neojen yaşlı gölsel çökellerden derlenmiş olup, özellikle altere olmuş kesimlerdeki halen kazılabilir bölümler tüketilerek kullanılmaktadır.