ÖZ: Kayaların iç yapı unsurlarının, fiziksel mekanik ve elastik özelliklere ve çatlak gelişimine etkileri bilinmektedir. Bu çalışmada; Gökçeadanın farklı bölgelerinden alınan farklı iç yapı özelliklerine ve bileşenlerine sahip volkanik kayaların mineralojik, petrografik ve mikroyapısal unsurlarının, kayanın fiziksel, elastik ve dayanım özelliklerine etkileri değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra, yük altında çatlak gelişim süreçlerinin belirlenmesi için ayrıntılı analizler gerçekleştirilmiştir. Çatlak gelişim süreçleri, mekanik deneylere tabi tutulan örneklerden hazırlanan ince kesitler üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar ile ortaya konmuştur. Mineralojik ve petrografik incelemelerden elde edilen sayısal veriler ve gözlemler, minerallerin kütlece oranlarının özgül ağırlık ve ateşte kızdırma kaybı (LOI) değerlerini etkilediğini göstermiştir. Bununla birlikte tek eksenli sıkışma dayanımı (UCS) ve elastik özelliklerin büyük oranda petrografik özelliklere bağlı olduğu anlaşılmıştır. Volkanik kayaçlarda UCS değerleri, hamurun fenokristallere oranla artmasıyla azalmaktadır. Biyotit mineralinin, tek eksenli sıkışma dayanımını etkileyen tek mineral olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca, opak minerallerin ve biyotitin geometrik özelliklerinin, Young modülüne etkilerinin de önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Eksenel yükler altında, çatlak gelişimi fenokristal ve hamur malzemesinin oransal dağılımı ile yakından ilişkilidir. Hamur miktarının artışı ile eksenel kırıkların arttığı gözlenmiştir. Yük etkisi ile gelişen kırıklar altere olmamış fenokristallere gelince yön değiştirmektedir. Böylece eksenel ve makaslama kırıkları fenokristal artışı ile birlikte değişmektedir. Gerilme etkisi ile gelişen kırıkların uygulanan yüke ve konumlarına göre altere olmuş ve opaklaşmış fenokristallerin içine girebileceği de yer yer gözlenmiştir. Ayrıca, UCS deneysonuçlarının ve ince kesitlerin birlikte değerlendirilmesi ile fenokristallerdeki artışın yanal deformasyonda ve dolayısıyla Poisson oranında artış oluşturduğu da belirlenmiştir. Değerlendirilen diğer özelliklerin ise çalışılan kayaların fiziksel ve mekanik özellikleri üzerindeki etkilerinin zayıf olduğu belirlenmiştir.
ÖZ: Selçuklular dönemine ait Ahlat Selçuklu mezar taşları, dünya üzerindeki bilinen en büyük Müslüman Mezarlığı olması ve taşıdığı tarihsel önem nedeniyle UNESCOnun Dünya Kültür Mirası Geçici Listesinde yer almaktadır. Mezar taşı olarak, bölgede oldukça yaygın olarak bulunan ve piroklastik bir kaya türü olan ignimbiritler kullanılmış olup, yumuşak olmaları ve kolay işlenebilmelerini nedeni ile üzerlerine çeşitli motifler ve yazıtlar işlenmiştir. Ancak söz konusu mezar taşları, yaklaşık 800 yıllık süreç içerisinde bozunma etkilerine maruz kalmıştır. Mezar taşları incelendiğinde dikkati çeken en önemli unsur, birçok mezar taşının orta bölgelerine yakın kısımlarından kırılmış olmasıdır. Bu çalışma kapsamında Ahlat Selçuklu mezar taşlarının bozunmasına neden olan unsurların açığa çıkarılması amacıyla taze ignimbirit örnekleri üzerinde deneysel çalışmalar yapılmış ve özellikle kılcal su emmenin bozunma üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Buna göre, ignimbiritlerin yüksek gözenekliliği ve kılcal su emme özelliği mezar taşlarının bozunmasındaki en önemli etkendir.
ÖZ: Sağlam kaya bloklarının zayıf bir matriks tarafından kuşatıldığı heterojen kaya kütleleri hamurda kaya``BIMRock``olarak nitelendirilirler. Bu tür kaya kütlelerinde, laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere standartlara uygun örnek almak ve hazırlamak çoğu kez zordur. Bu nedenle, bu tip kayalarda kayma direnci parametrelerinin ve tek eksenli sıkışma dayanımı gibi özelliklerin belirlenmesi oldukça güç olmaktadır.Literatürde, BIMRock`lar üzerinde, laboratuvar çalışmalarını ve ampirik yöntemleri konu alan çalışmalar oldukça azdır ve mevcut ampirik yöntemlerin sınırlamaları nedeniyle kaya mekaniği alanında bu konuda yaygın olarak kabul gören ampirik bir yaklaşım da mevcut değildir. Bu çalışma kapsamında ise farklı tane boyutlarında ve farklı hacimsel tane oranlarına sahip yapay BIMRock örnekleri hazırlanmış ve hazırlanan örnekler üzerinde tek eksenli sıkışma dayanımı direnci deneyleri yapılmıştır. Yapılan deneyler sonucunda tane boyutunun ve hacimsel tane oranının, yapay BIMRock örneklerinin tek eksenli sıkışma dayanımı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Test amacıyla 0.6 mmden 9.5 mmye kadar değişen çapta çakıl daneleri kullanılarak % 20, % 30 ve % 40 arasında hacimsel dane oranına sahip yapay örnekler oluşturulmuştur. Matriks hazırlanırken su ve alçı kullanılmıştır. Dane boyutunun azalması durumunda tek eksenli sıkışma dayanımı değerleri 0.68 MPadan 0.45 MPaa düşmüştür. Hacimsel dane oranının artması durumunda ise bu değerlerin 0.51 MPadan 0.66 MPaa yükseldiği görülmüştür. Bu durum, dane boyutunda ve hacimsel dane oranındaki artmanın numunenin dayanımını artırdığını göstermektedir.
ÖZ: Yeraltı suyu dünyanın birçok yerinde içme ve tarımsal sulama amaçlı kullanılmaktadır. Tarımsalfaaliyetler zamanla yeraltı sularını kirleterek kalitesinin bozulmasına neden olabilmektedir. Kalitesibozulmuş bu sular insan sağlığını ve bitkilerin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Özelliklekirlenmeye açık serbest akiferlerde yeraltı suyu kalitesinin ucuz yöntemler ile izlenmesi önemkazanmaktadır. Bu çalışmada Ergene Havzası doğu kesiminde yer alan serbest akiferdeki sodyumabsorbsiyon oranı (SAR) değerinin tahmini için bir yapay sinir ağı modeli önerilmektedir. Ergene Havzasıdoğu kesiminde serbest akiferde açılmış olan 18 su kuyusundan bir yıllık süre ile aylık olarak alınanörneklerden elde edilen elektriksel iletkenlik, toplam çözünmüş katı miktarı, sıcaklık, toplam sertlik,klorür miktarı ve pH değerleri model için girdi olarak kullanılmıştır. Modellenen yapay sinir ağında,LevenbergMarquardt (trainlm) geri yayılım algoritması olarak seçilmiş ve 35 nöron sayısı kullanılmıştır.Modelin sonuçları ile hedefler arasında yüksek tutarlılık gözlenmiştir (R=0,885). Önerilen bu model ileyeraltı sularının daha ucuz ve kolay bir şekilde izlenmesi mümkün olabilecektir.
ÖZ: Su kalitesi değerlendirmesi, çevresel yönetim planlarının daima önemli bir parçası olmuştur. Bu çalışmada, Doğu Trakya Bölgesi`ndeki yeraltı sularının içme ve sulama amaçlı kalitesi değerlendirilmiş ve sonuçların mekânsal dağılımı haritalanmıştır. Çalışma alanındaki 18 adet derin su kuyusundan alınan örneklerin su kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla hidrokimyasal özellikleri saptanmıştır. İnsani tüketim amaçlı su kalitesi değerlendirmesi için Su Kalite İndeksi (SKİ) hesaplanmıştır. SKİ değerleri, yeraltısularının% 52sinin tarımsal ilaçlamadan dolayı ``kötü`` ve ``çok kötü`` sınıfında olduğunu göstermiştir. Bununla beraber, sulama amaçlı olarak yeraltı sularının büyük kısmının, sodyum absorbsiyon oranı (SAR), artıksodyum bicarbonat (RSC), sodyum yüzdesi (Na%) ve magnezyum tehlikesi (MH) açısından uygun olduğu görülmüştür.
ÖZ: Bu çalışmada, Muğla ili Milas ilçesinin güneydoğusunda yer alan Ekizköy sahası kömürlerinin organikjeokimyasal özellikleri, çökelme ortamı ve paleoiklim şartları ortaya konmuştur. Ekizköy kömürlerinintoplam organik karbon (TOK) içeriğinin ortalama % 46.24, Hİ (Hidrojen İndeksi) değerlerinin ortalama152.88 mgHK/gTOK ve Oksijen İndeksi (Oİ) değerlerinin ise ortalama 76.63 mgCO2/gTOK olduğugörülmüştür. Bu değerler turba ortamındaki yarı oksik ortam şartlarını ve ancak gaz türetebilecek organikmaddeyi yansıtmaktadır. Hİ-Tmax, S2-TOK sınıflama diyagramlarında organik maddenin Tip II ve Tip IIIkerojenden oluştuğu görülmüştür. Gaz kromatogramlarında, yüksek ve tek karbon numaralı n-alkanlarınbaskın olduğu ve az miktarda da algal katkının olduğu bir dağılım gözlenmektedir. Seçilen M-4 ve M-8nolu örnekler için karbon tercih indeksleri sırasıyla CPI22-30 2.8, 2.4 ve CPI26-28 3.2, 2.8 olarak hesaplanmıştır.Karasal/sucul hidrokarbon oranları TARHC (Terrigenous/aquatic ratio) 13 ve 28 olarak hesaplanmış olup, budeğerler yüksek karbon numaralı n-alkanların baskın olduğu karasal organik maddeyi yansıtmaktadır. M-4ve M-8 örneklerinin alındığı seviyelerde CPI, TARHC, ACL, Qwood/grass, Qwood/plant ve Qgrass/plant oranlarına göre,ağaçsı organik maddenin baskın, iklimin göreceli olarak nemli ve yarı tropik olduğu, ancak M-8 nolu örneğinalındığı periyotta iklimin M-4 nolu örneğin alındığı periyoda nazaran daha nemli olduğu ve daha yüksek sutablasının bulunduğu, buna bağlı olarak da sucul bitki açısından daha zengin olduğu söylenebilir.