ÖZ: Son yıllarda bilim ve teknolojideki önemli gelişmeler yeryüzünün yaklaşık olarak % 70`ini kaplayan deniz ve okyanusların değerlendirilmesinin büyük ölçüde önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bu İnceleme, konunun bilimsel Öneminin yanısıra, insanlığın besin ve hammadde gereksinimini karşılamada en önde gelen kaynak olacağı daha bugünkü bilimsel ve ekonomik gelişmelerden belli olan deniz ve okyanuslar İle, bunların en kolay erişilebilen ve üretim yapılabilen bölümünü oluşturan kıta sahanlıklarının günümüzde üzerinde en çok tartışılan konulardan biri durumuna gelmesi nedeniyle ekonomik ve politik öneminin belirleyiciliği de göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Bu görüşten (hareketle, konu ile ilgili bilimsel yazıların dışında, kamuoyu oluşturmada ve konunun politik yönünü belirlemede etkili bir unsur durumundaki basında çıkan çeşitli yazılar da araştırılmış: ve derlenmeye çalışılmıştır.
ÖZ: Eski Balya maden işletmelerinden kalan artıklar bol miktarda kurşun, çinko içermektedir, Balya maden potansiyeline ve yurt ekonomisine katkısı yönünden artıkların çok önemli olduğu kanısındayız. Halen yeraltı maden araştırmalarına devam edilmektedir. Yeraltı maden potansiyeli ortaya çıkarılıncaya kadar yalnız artıkların işletilmesinin yurt ekonomisi açısından sakıncalı olduğu düşünülmektedir. Yeraltı maden potansiyeli olumlu olduğunda, hır milyon tonun üzerinde olan artıklar başlı başına işletilebilir.
ÖZ: Bu yanda Emet borat yatağının, daha önce düşünüldüğünden daha yaşlı ve mineralojik bakımdan daha karmaşık olduğu ve Orta Oligosende playa göllerinin çamurlarında oluştuğu gösterilmiştir. Bor mineralleri jeokimyasal farklılıklar gösteren iki sedimanier basende oluşmuş ve volkanik materyalden türediği anlatılan marn; volkanik tüfler ve killer ile ara tabakalanmışlardır. Bu yataklarda kolemanit egemendir, fakat diğer bor minerallerinden meyerhofferii; uleksitli tunelit terujii kahnitj hidroborasii ve bir tür vigit de bulunmaktadır. Kalsit; jips, sölestifij elementer kükürt realgar ve orpiment borat olmayan ana minerallerdir, Kolemanitin oluşumu problemlidir. Diğer yerlerden elde edilen veriler; kolemanitint yataklar örtüldükten sonra uleksitin yerini alması veya inyoitin su kaybetmesi (dehidrasyonu) ile oluşabileceğini belirtmektedir. Emet`te bu tip oluşum biçimini kesin olarak destekleyici hiçbir arazi verisi bulunamamıştır. Köle - manitin daha sonraki oluşumları damar lan ve boşlukları (jeodları) doldurmuş olarak ve kolemanit nodüllerine ipliksi kenarlar olarak bulunmaktadır. Diğer diyajeneiik değişimler, viçit veya hidro - borasit minerallerinin kısmı olarak köle manitin yerini almalarıdır, Kolemanit ayrıştığı zaman, genellikle yerini titmfte kalsit alır. Remrvler boldur fakat hem sülfitit hem de borat fazlarındaki arşen varlığı cevher harmanlama sırasında sorunlar yaratabilir.
ÖZET: Cevher yatağı, Eskişehir`in Sivrihisar İlçesine bağlı Kızılcaören köyünün hemen güneyinde bulunmaktadır. Yatağı içeren sahada serpatinitler muhtemelen en yaşlı kay aç durumundadır, Berpantinitleri Örten Kompleks Seri ise filit, finit kumtaşı, hafif metamorfik silttaşı - kumtaşı - mikrokonglomera ve kakşisi - yarı kristom kalker ardalanmalarından oluşmakta olup Silurien - Devonien yakındadır, Kompleks Seri içinde konkordan halde ve aynı yaşta, şisti yapıdaki spiliiik melabantlara ve pikritik bazaltlara da rastlanılmaktadır. Damar tipi daha genç bamk ve asit karakterli dolgular bunları katetmektedir. Yatak ve çevresi çok yönlü bir tektoniğe sahip olup, cevherli hidrotermalfilon dolgularının şekillenmesinde tektonik önemli bir rol oynamıştır.
ÖZ: Türkiye`nin güneyinde Manavgat ırmağı üzerindeki Oymapınar projesinin karmaşık jeolojik ve jeoteknik sorunların % çözmek amacıyla 1963 -1916 yılları arasında çok ayrıntılı yerüstü ve yeraltı araştırmaları yapılmıştır. Göl alanı batı yakasından kaçak su projenin diğer mühendislik jeolojisi sorunları içerisinde kuşkusuz en önemli olanıdır. Bu sorunun çözümü için toplam 11130 metre uzunluğunda 52 adet karot sondalama kuyusu açılmış 450 000 metre uzunluğunda 495 adet jeoelektrik sondaj yapılmış ve bölgesel boya deneyleri gerçekleştirilmiştir. Tüm yerüstü ve yeraltı verileri, Çamdağ antikilini ile 30 km, kuzeybatıdaki Eynif polyesi arasında uzanan Karadere formasyonunun ve Dumanlı sürüklenimi önünde yer alan Sinanhoca formasyonunun (fliş) göl alanı batı yakam geçirimsizliği için yeterli kalınlık ve uygun konuma sahip olduklarını kanıtlamıştır. Sonuç olarak, Keban bendindeki Yengeç mağarası ölçeğinde aktif karst yollarını içeren ve teknik yapılırlığı ve başarı derecesi çok kuşkulu olan Tilkiler enjeksiyon perdesinin, yapımından vazgeçilmiştir. Bununla projede yaklaşık yarım milyara varan bir ekonomi sağlanmıştır.
ÖZ: Aslantaş Barajı ve Hidroelektrik santralı (HES) Adana`nın 80 km, kuzey doğusunda Ceyhan nehri üzerinde, taşkından koruma, enerji üretimi ve sulama amaçlı bir barajdır. Yapımına 1975 yılında başlanmış ve 1981 yılında tamamlanması Öngörülmüştür, Barajla ilgili mühendislik jeolojisi ve jeoteknik çalışmalara 1955 yılında başlanmıştır Planlama aşamasında Özgül (1966) çevre jeolojisini incelemiş ve bugünkü baraj yerini en uygun eksen olarak önermiştir, Baraj yerinin mühendislik jeolojisine ilişkin özelliklerini yapılan temel sondajları, araştırma galerileri ve deneme enjeksiyonları ile araştırarak değerlendirmiştir. Kesin proje aşamasında bu çalışmaları DSİ. adına Acres - Syndibel - Su yapı (1970) mühendislik firması yapmış ve baraj yerinin yüzey ve yeraltı jeolojisini açıklamıştır. Ayaşlıoğlu ve Atakan (1974) bent yeri ve diğer yapıların mühendislik Jeolojisini incelemiş; açılan araştırma galerilerini değerlendirmiş ve yapı gereci araştırmalarının yapmışlardır.
ÖZ: Ülkemiz Türkiye, emperyalizme her alanda (ekonomik, politik, askeri ve kültürel) bağımlıdır. Kapitalizm, dışa bağımlı olarak geliştiği İçin cılız ve güçsüzdür. Hem bundan, hemde emperyalizmin doğal müttefiki oldukları İçin pre-kapitalist unsurlarla ittifak yapmak zorunda kalmaktadır. Bu İttifakta belirleyici tekelci burjuvazidir ve pre-kapitalist unsurlar kapitalizmin gelişim süreci içinde tasfiye edilmektedir, fakat bu tasfiye hiçbir zaman kesin sonucuna ulaşamaz. Kapitalizmin çarpık ve dışa bağımlı gelişimi, işçi sınıfının nicel ve nitel anlamda güçsüzlüğü gibi sebeplerin sonucu batılı anlamda klasik bir burjuva demokrasisinden söz etmek mümkün değildir, Demokrasinin sınırları hakim sınıflar ittifakına kadar daralmıştır, Ülkenin siyasi yapısında belirleyici olan, güçlü ve kurumsal baskı ve terördür. Baskı ve terör, yukarıdan aşağıya örgütlenmekte, her geçen gün daha da arttırılarak uygulanmaktadır. Ancak nispi ve cılız demokratik öğeler emekçi halkın yükselen mücadelesinin ürünleri olarak göstermelik de olsa varlığını koruyabilmiştir.