ÖZ: Mersin iline bağlı Taşucu bucağının 10 km. batısındaki Boğsak köyü girişinde yer alan Boğsak kaynağı,, bazı yıllardakiyaklaşık 10 m.3/sn`lik boşalımı ve İl ay boyunca süregiden aşın tuzlu niteliği ile bilimsel açıdan, son. derece ilginç bir karstkaynağıdır.Boğsak karst kaynağı; bir tek yeraltı drenaj alanından değil,, değişik kotlarda yer alan ve statik yeraltı su düzeyleriaşıldığında sularını sadece bir noktadan, olmak üzere komşu, drenaj alanlarından sadece birine boşaltan, bir çok kapalı yeraltıdrenaj alanından (çanak) oluşan ve yerel, geçirimsiz seviyeler içeren bir` karst akiferinin suyunu drene etmektedir.Kaynak debisinin, azalma dönemindeki regresyon analizi, klâsik, yöntem, çerçevesinde fakat daha farklı bir yol izlenerekyapılmış ve önerilen yolun, daha güvenli olduğu sayısal olarak kanıtlanmıştır, Kaynağın debi-zaman ilişkisini yansıtaneşitlikten hareketle,, birinci aşamada karst akiferin hidrolik katsayılarını ifade eden iletimlilik, depolama ve geçirimlilikkatsayıları güvenli yönde kalarak sınır değerleriyle hesaplanmış,, ikinci aşamada, ise bölgesel meteorolojik su bilançosunadayanılarak Boğsak. karst kaynağı akiferinin olası yayılıra alanının alt ve üst sınır değerleri belirlenmiştir. Tüm hidrolikparametrelerin ve akifer boyutlarının gözönüne alınmasıyla. Boğsak karst kaynağı akiferinin su potansiyeli ile statik vedinamik rezervi, bulunmuştur.1/10.000 ölçekli, ayrıntılı genel jeoloji ve karst jeolojisi çalışmalarının meteorolojik, ve hidrolojik analizler ilelaboratuvar deneylerinden sağlanan verilerle sentezini baz alan. bu. .çalışma sonunda Boğsak karst kaynağı ve akiferinintemel hidrolik karakteri ortaya çıkarılmıştır.
ÖZ: Levent (Akçadağ-Malatya) kuzeybatısında Üst Kretase yaşlı Ulupınar formasyonu çakıltaşı, kumtaşı, marn vekireçtaşı birimlerinden, oluşur. Bu çalışmada, egemen birini olan kumtaşlarının klastik petrofasiyeslerinin incelenmesiamaçlanmıştır. Kumtaşları gri ve yeşil renkli, olup kötü boylanmalıdır. Ana bileşenlerden kayaç parçalan, ve kuvarslarbaskındır. Kumtaşları, Van Andel (1958ye göre grovafc, Travis (1970)1e göre kuvars kum taşı ve kayaç parçalı kumtaşı Folk ve diğ. (1970)!e göre ise litaratür. Bunlarda piroksen,, amfibol, muskovit,- biyotit» klorit ve opak, minerallerdenmeydana, gelen, ağır mineraller belirlenmiştir., Kil mineralleri olarak da. iilit, klorit ve kaolinit sayılabilir. Ulupınar formasyonu kumtaşlarını oluşturan kırıntılar rösiklik orojen provcnansı ile karışık provenanstan türemiştir. Geçiş provenansları ise- rösiklik geçiş ve rösiklik kayaç parçalarıdır.
ÖZ: Bu makalede, titanyumun kayaçlardaki içeriği, ve dağılımı incelenerek titanyum yataklarıyla ilişkin bazı yeni verilerin sunulması amaçlanmıştır... Yerkabuğunda, oldukça bol bir element olan ve oksijene karşı kuvvetli bir afîniteye sahipolan titanyumun metal ve alaşımları, günümüz uçak ve uzay endüstrisinde yüksek sıcaklığa karşı dayanaklı yapısalbileşenleri olarak kullanılır.Birincil titanyum yataklarında rutil ve ilmenit gibi ticari nitelikli titanyum mineralleri esas olarak, magmanın kristalizasyon ürünleridir veya metamorfik kayaçlarda yeniden kristallenme sonucu oluşurlar. Magmanın kristalizasyonsürecinde titanyum davranışı, .magmanın ilksel titanyum içeriğine, Fe, Si ve AFun kimyasal aktivitesine, oksijenbasıncına ve kristalizasyon sıcaklığına, bağlıdır.,Rutil içeren, metamorfik kayaçlar yüksek sıcaklık ve basınç fasiyesi kayaçlarıyla ilişkilidir. Anorlozit masifler, ticari,yönden, önemli titanyum .kaynaklarım teşkil ederler.
ÖZ: Bu inceleme, Göledar barajına ait derivasyon tünelindeki. kaya birimlerinin RSR sınıflamasını içermektedir. Tünelgüzergahındaki başlıca kaya. birimleri,, kireçtaşı ile metadetritik ve metavolkaniklerin oluşturduğu mattikstir. Derivasyon.tünelindeki destek sınıflamaları (Çelik kafes, püskürtme betonu ve bidon), kaya sınıflamasına bağlı parametrelerden eldeedilen. RSR değerlerinden önerilmiştir,..
ÖZ: Gördes çevresinde.. Miyosen istif içerisindeki tüfler, yayılıra gösterdikleri alanların yaklaşık 2/3`ünde %8Ö`in üzerindezeolitlidirler. Kaya örneklerindeki hoylandit-klinoptilolit miktarları "dolomit iç. standartlı x-ışınları kantitaüf analizyöntemi" ile tayin, edilmiş ve diğer bir yöntem, ile ayrıca kontrol edilmiştir;.. Sonuçlar,, herbiri 4 tablet olarak hazırlanmış 18standart örneği, ve dolayısıyla. 72- noktayı temsil eden. kaliforasyon doğrusundan elde edilmiştir,.. Hesaplamalarda hoylanditkiinoptilolitlerin d= 3.98 Ä ve dolomitin. d= 2,89` Ä mesafe değerli ve en yüksek şiddetli yansıma, çizgileri ile çalışılmıştır.Yöntemin toplam-ortalama hata. payı %4,,35 olup, %5`in altında zeolit içerikli öm.eklere uygulanam,az bulunmuştur.Toplam 95 adet tüf örneğinin bu yöntem ile hesaplanan zeolit içeriklerine göre Gördes Bölgesinde, Aynaalan Tepeçevresi,, Hacıali Dere ve. Softalar Mevkilerindeki yüzeylemeler en yüksek hoylandit-klinoptilolitli zonlarıdır. öte yandantek tek pumis tanelerindeki zeolit içeriği tüm. kaya zeolit içeriklerinden %40 daha düşük bulunmuştur.
ÖZ: Eğirdir gölünün güneyinde, göre doğru ilerleyen alüvyon koniler istifinin içinde piroldastik döküntü tortulları bulunmuştur. Bunlar Pliyoseo yaşlı Gölcük. (İsparta) volkanizmasının ürünleri olup, göl çanağının Orta-Üst Pliyosenöncesi meydana, geldiğini belirtir.
ÖZ: Suriye sınırı yakınında ölü Deniz Rifti boyunca uzanan Amanos dağlan 200 km. uzunluğunda, 25 km,.,genişliğindedir, Bu, bölge esas olarak Üst Kretase ofiyolitleri, üç fazlı volkanikler ve Alt Paleozoyik`ten Kuvaterner e kadar uzanan sedimanlardan oluşur. Üst Kretase yaşlı Kızıldağ bindirmesi ve Tersiyer yaşlı horst-graben faylanması yerelmorfolojiyi şekillendirmiş ve çoğunlukla Antakya.-Karasu grabeni ile Amanos horstu arasındaki kenar zonuna ve birmiktar da horstun batı kenar zonuna yerleşen bölgesel altın cevherleşmelerinin oluşumunu etkilemiştir. Bu bölgenin.altın potansiyeli Kisecik altın, yalağı ve diğer altın zuhurlarıdır.Kisecik altın yatağı,, Antakya`nın 14 km. KB"sında Amanos dağlarının GD kenarında yer alır. Altın pirit, kalkopiritve arsenopirit içindedir; oksidasyon zonunda serbest altın mevcuttur. Halen %1 Co..» %5 As ve 4 gr/ton Au tenörlü 12milyon ton. işletilebilir rezerv tespit edilmiştir.Amanos dağlarının doğu ve batı kenar zonlarında altın oluşumuna elverişli onbeşten fazla ilginç potansiyel saha saptanmıştır:.. Bunlar yer yer realgar orpiment, kükürt, pirit, markasit, kalkopirit, kükürtlü sular, silis kabuklan ve ppbmertebesinde ümit verici jeokimyasal altın değerleri kapsarlar:.,Amanos dağları cevherleşmelerinin, sıklık derecesi ve konumu, Nevada-Pershing County-Humbolt Range-FloridaCanyon altın yataklarının, özelliklerini hatırlatır., Kızıldağ bindirmesi ve Hatay horst-graben faylanmasından oluşan,birleşik yapı, yine aynı şekilde,, Nevada-Euıeka County-Buckhom altın ve gümüş yatağı, ile birlikte Antler bindirmesi -veBuckhorn horst ve graben faylanmasıyla büyük benzerlik, gösterir.Amanos dağlarının elverişli jeolojik özellikleri, ilgili altın cevherleşmeleri ve bunların dünyadaki, diğer` önemli cevher sahalan ile benzerlikleri Hatay bölgesinde daha ilave kaynakların, bulunabileceğini, göstermektedir.
ÖZ: Batı Anadolu`da yaygın olarak gelişen Miyosen, yaşlı asit volkanizma riyolit ve riyodasit bileşenli kayaçlarlabirlikte ekonomik perlit yataklarının da. gelişimine neden, olmuştur.Bu yataklardan seçilen bazı perlit örnekleri üzerinde yapılan termogravimetrik analizler:, %2,5-5 oranında uçucubileşen içerdiğini ve bu uçucuların serbest kalabilmesi için 120 C 450C° ve 950C° olmak, üzere 3 denge fazınınvarlığını ortaya koymuştur.Yapılan infrared spektrofotometre analizleri de. bu perlitler içinde soyun büyük, bir kısmının zayıf hidrojen, bağları ileanyonlara veya zayıf iyonik bağlar- ile metallere bağlı moleküler su, kalan kısmının da volkanik camın şebeke yapısında.Si-OH formunda bulunan sıkı bağlı monomerik OH şeklinde- olduğu, göstermiştir.Kayaç içindeki gevşek, bağlı su moleküllerinin tümünün 450 G"de serbest kaldığı ve kalan, az miktardaki sıkı bağlısuyun (Effektif So.) kayacın genleşme özelliği izerinde etkili, olduğu, saptanmıştır.
ÖZ: Derme kaynağı ortalama 2.6 m3/snriik debisi ile Malatya il sınırları içindeki en önemli karstik boşalımdır. Kaynakcivarında ve beslenme alanında Permo-karbonifer yaşlı Malatya metamorfitleri, Kretase yaşlı Gündüzbey .grubu., Eosen.yaşlı Yeşilyurt grubu ve güneyde Maden Karmaşığı,, Miyosen, yaşlı Kilayik grubu kayaçları yüzeylenmektedir.Malatya Metamorfitlerine ait kireçtaşları bu alandaki en önemli akiferlerdir. Derme kaynağı Malatya metamorfitlerinin alt kireçtaşından 123.5 m. kotundan boşalır. Örtü birimlerine ait taban çakıltaşı ve resif al kireçtaşı düzeyleri kalınlıkve yayılmaları oranında su içerirler.Bu inceleme ile akifer kireçtaşının sahasal yayılımı, komşu yeraltısuyu havzaları ile ilişkisi, yıllık, beslenme mıktanve akiferin boşalım katsayısı tespit edilmiştir. Bu. araştırmanın sonuçlarına dayanarak, Derme kaynağının geliştirilmesiçalışmalarına DSİ tarafından başlanmıştır.
ÖZ : Doğu Anadolu`da Ağrı il merkezine bağlı Eleşkirt ilçesi dolaylarında Tersiyer yaşlı volkanizma Üst Miyosen başlarından, başlayarak farklı üç ana. evre ile Alt Pliyosen ortalarına değin devam etmiştir. Üst Miyosen yaşlı Kösedağvolkanitleri dasitik lav, tüf ve aglomeralardan; Üst Miyosen yaşlı Sekirdağ volkanitleri çoğunlukla andezit, ender olarak,da trakiandezit ve dasit türde lav ve piıoklasüklerden; Üst Miyosen.-A.lt Pliyosen yaşlı Karakurt volkanitleri ise çoğundasit., yer yer de riyodasit, riyolit ve andezit, türde, lavlar ve bunlarla ardalanmalı olarak gözlenen tüf ve ignimbirit yataklanmalarından meydana gelmişlerdir. Yapılan jeokimyasal, çalışmalarla, her üç evreye ait volkanik .kayaçların Subalkalennitelikte olup, kalkalkalen özellikler taşıdıkları; Kaskat (Cascade) tipi kalkalkalen volkanitlerle benzer kimyasal kapsamda oldukları; esas olarak kabuksal kökenli bir magmadan tünedikleri ve Doğu Anadolu`da çarpışma sonrası oluşan volkanik topluluğun, ilk temsilci ürünleri olarak, sıkışma rejimi ile kalınlaşan kıta kabuğu içinde manto yükselimi ileoluşabilecekleri sonucuna varılmış ve volkanizmanın bölgesel yayılımı araştırılmıştır.
ÖZ: Bu incelemelerde kararlı izotopları olan S, H, O ve C en çok kullanılan elementlerdir. Bunlardan kükürtlü 34g/32§, hidrojenin D/H, oksijenin ISQ/IÔQ,» karbonun ise 13Q/12Q izotop oranlan analiz edilmekte sonuçlar 0 sapınadeğerleri (0/00) şeklinde (0 34§, a D, er 18Q ve 0 13ç) ifade edilmektedir. Bu değerler çeşitli ortamlar için karakteristikbazı değerler ile karşılaştırılarak yorumlanmaya çalışılmaktadır,S izotopları incelemeleri sülfürle minerallerin yapısında bulunan kükürtün kökeni ve mineraller arası izotopsalayrımlanma özelliklerinden yararlanılarak minerallerin oluşum sıcaklıkları hakkında bilgiler vermektedir. Analiz sonuçlanmineraller arası aynmfanma durumları da dikkate alınarak magmatik ( 0 34g ~ 0 o/oo), deniz suyu içindeki sülfat (0 34g >+8-10 0/00) ve bakteriye! indirgenmiş (biyolojik) (a 34$ < -10 0/00) kökenli gibi değerlendirilmektedir.H ve O izotoplarından mineral oluşturucu çözeltilerdeki suyun kökenlerin araştırılmasında yararlanılmakta olup, analizsonuçlan denizel (o 18Q = 0» a D=0 o/oo), meteorik (a 18Q < 0, o D < 0 0/00; a D = 8 a 18Q + 10 o/oo), magmatik (a 18Q =+5.5 - +10.1, a D = -50 - 85 o/oo), metamorfik (a I80 = +5 - +25, a D = -20 - -65 0/00) kökenli sularla karşılaştırılarakdeğededirilmeldjedir. Ancak kökeni oe olursa olsun tüm hidrotermal sular içinden geçtikleri kayaçlarla sıı/kayaç oranınabağlı olarak etkileşmekte ve özellikle oksijen izotopları bakımından değişimler gelişmektedir.C izotopları incelemeleri ise .karbonatlı minerallerin ve sıvı kapanından içindeki. GO2 ve CH4 gibi. gazlarınyapısındaki karbonun, kökenlerinin, araştırılmasında yararlı olmaktadır.Türkiye`den örnekler olarak; Turhal (Tokat) ve Muratdağı (Gediz-Kütahya) antimon yataklarında antimoitinbileşimindeki kükürdün magmatik kökenli, hidrotermal sulan oluşturan suların meteorik kökenli, Ödemiş (İzmir)yöresindeki antimon ve civa yataklarında antimonit ve sinnoberin bileşimindeki kikiîrtin magmatik-biyolojik kükürtkarışımı, Kurşunlu (Koyulbisar-Sivas) Cu-Pb-Zn yataklannda sülfürlü mineralinin yapısındaki kükürtün magmatikkökenli, Doğu Karadeniz Bölgesindeki stockwork ve stratiform tipi Cu-Pb-Zn yataklarında sülfürlü minerallerin kısmındaki kükdün magmatik kökenli olduğu şeklinde sonuçlar elde edilmiştir
ÖZ: Hidrokarbon oluşumunda önemli , antitalif çalışmaların artmasıyla, kesin kerojen tip sınıflama ihtiyacı doğmuştur.Sayısal kerojen tip indeksi (NKTI), element bileşimine bağlı olarak geniş ölçüde kullanılan üçlü sınıflama, (trichotomic)sistemi esas alınarak, geliştirilmiştir. Bu sınıflama bir temel parametre gibi olgunlaşma düzeyini göstermekte ve kerojentipi veya bileşimini sayısal bir değerle de ifade edebilmektedir.
ÖZ: Jeolojik maddeler,, insan sağlığı ve hastalıklararasındaki ilişki birçok çalışmanın konusu olmuştur.Vücuda giren iz elementleri (örneğin Selenyum veKurşun) veya iz elementlerinin eksikliği (örneğin, iyodunve Magnezyum) sonucu oluşan sağlık problemlerininüzerinde çok fazla yoğunlaşma olmuştur. Çok az ilgigören bir önemli konu da, çevreye doğal olarak oluşanzehirli organik bileşimlerin bırakılmasıyla meydana, gelen hastalıklardır. Yugoslavya, Romanya, ve Bulgaristan,gibi Balkan ülkelerinde, Balkan Endemik Nefropati(`BEN`) olarak, bilinen hastalığın, böyle bir ilişki sonucu yani sığ derinlikte olan linyit yataklarının, yeraltısuyunun organik bileşimlerini çözündürmesi sonucu ortaya çıktığı inancındayız
ÖZ: Birimlerdeki mineral depolanmaları olan. fitolitler, önemli arkeolojik, ve paleoortamsal bilgiler elde edinebilme- potansiyeline sahiptirler., Çeşitli, ortamsal koşulları altında korunan, bitkilerden. sadece otolitler,arkeolojik ve paleoortamsal yorum için yararlı veriler- sunan, sistematikte denenmişlerdir. Buradaki önemli konu, şeklin tanımı ve bitki alemindeki, veri.dağılımı olan sistematiktin Kalsiyum fîtolitleri, kristal ve amorf şekillerin genel terimlerle ifade edildiği mikroskopçalışmasının, ilk aşamasından başlanarak izlenirler. Opal fîtolitleri daha. çok dikkat çekmişlerdir.. Fitolit sınıflandırmasınayönelik çok çeşitli yaklaşımlar vardır,. Bu makale, fitolit, sınıflandırmaları ile ilgili birçok konuyu içermektedir
ÖZ: Sinemanın harika çocuğu Spielberg`in beyaz perdeyeaktardığı ve bir yada içinde bütün hasılat rekorlarını kıran film.sonrasında, bütün Dünyamda olduğu gibi bizde de dinozorlarlailgili kitaplar, dergiler peşpeşe yayımlanmaya başladı. Yerlive yabancı çeşitli bilim- teknik dergilerinin, son sayıları yatümüyle bu dev sürüngenlere ayrıldı, ya da en. azından bir ikiyazıyla, dinozorların, bilinmeyen yaşamına girildi,. Ve biz de,konuyla doğrudan ilgili meslek grubu olarak günümüz bilim, dünyasını saran, bu akınım dışında kalamazdık!Bunun da ötesinde California`daki DinamationInternational Corporation firması, gerçeğiyle tıpatıpbenzeri robotlar yaparak tüm renkliliği ve- canlılığıyla buçekici yaratıkları aramıza soktu. Büyük müzeler, bir canlıgibi hareket, eden robot fosilleri sergilemeye başladılar.Halkın ilgisi ve gösterinin başarısı o kadar mükemmeldi kişirket, milyonlarca yıl önce yaşamdan, kaybolmuş ilginçyaratıklardan oluşan bir fosil hayvanat bahçesi projesinigerçekleştirmek, üzere çalışmalara başladı,. Gerçekboyutlardaki robotların tüm organlarına hareket, verildi vekoşula göre değişen ses çıkarması sağlandı. Derisirenklendirilirken gri, kahverengi veya. yeşil gibi doğalrenkler yerine lekeli yada bantlı parlak, renkler .seçildi.; aynıtürün, üyeleri böylece, birbirlerini tanımakta, hareketlerinibuna göre düzenlemektedir: Devasa, yaratıklara artık, bir deikincil cinsel karakter verilmiştir
ÖZ: 1980`lerden beri güçlenerek esen ekonomide` liberalleşme rüzgarlarının etkisiyle .madencilikte devletin yerive işlevi sorgulanmakta ve bu kapsamda. MTA`nın yeniden,yapılanmasına niyetlenilmektedir. Artık bir işlevi kalmadığı için MTA`nın kapatılması gerektiğinden,,küçültülmesi, Maden. Dairesi ile birleştirilmesi ya da. maden arama dışında başka alanlara .kayması gerektiğine .kadardeğişen görüşler öne sürülmektedir. Ne var- ki bu görüşlerüzerinde yeterince açık tartışma görülmemektedir, Oysa.MTA`nın madencilik sektörü, içindeki yeri ve işleviaçıklığa kavuşturulmadan ve buna göre yeniden, yapılanmagerekleri saplanmadan adım atılınca, kaş yapayını derkengöz çıkarma tehlikesi az değildir, o nedenle `karar vereceklerin dikkatine konuyla ilgili tüm değişik görüş veseçeneklerin,, doğurabilecekleri sonuçlarla, birlikte- sunulması gereği vardır. Böylece sorunun değişik, bakışaçılarından görülebilen çeşitli yönleriyle daha iyialgılanabilmesi ve dolayısıyla daha. geçerli çözümler bulunabilmesi mümkün, olabilecektir. Bu yazı, sorunu teknikbir bakış açısıyla irdeleyerek, işte böyle çabalara karıncakararınca bir katkı koymak amacıyla hazırlanmıştır.
ÖZ: İstanbul Üniversitesinin kuruluşunun 540`ıncı veAtatürk Üniversite Reformunun 60`ncı yılı anısınaİstanbul Üniversitesinin çeşidi, fakültelerinde etkinliklerdüzenlenmektedir. Bu bağlamda,, eşsiz Atatürk`ün İstanbul Üniversitesini yemden yapılandırması sayesindebaşlayan Jeoloji Eğitimi ve Öğretiminin 60`ıncı yıl kutlamaları da. gerçekleştirilmektedir. Doğal kaynaklara»ülkenin, kendi, öz varlığıma sahip çıkmak,büyük kurtarıcıAtatürk`ün ana hedeflerinden biri olmuştur Bu amaçlahazırladığı Üniversite reforme, ile 1933 yılında, önceülkeyi inceleyecek elemanları, yetiştirmek üzere İstanbulÜniversitesinde Jeoloji eğitim ve öğretimi başlamasınısağlamış,`-daha sonra 1935`te ülkemizin iki büyükyer bilimci kuruluşu olan MTA Enstitüsünü ve Etibank`ıkurdurmuştur.
ÖZ: 1992 yılından itibaren, Jeoloji Mühendisleri Odasıtarafından ülkemizde jeoloji biliminin gelişmesine üstünkatkıları olan .araştırmacılara Altın Çekiç Jeoloji BilimÖdülü verilmeye başlanmış ve ilk. ödül ODTÜ Jeoloji.Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden. Prof. Dr.Ayhan. Erler`e, 1993 yılına ilişkin ödül ise İstanbulÜniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji MühendisliğiBolümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr.-.Engin Meriç`everilmiştir,-Prof. Dr. Ayhan Erler`in özgeçmişi Jeoloji.Mühendisliği Dergisi, Sayı: 4Ö`ta sunulmuştu. Bu sayıda,da Prof.. Dr. Engin Meriç`in özgeçmişini sunuyoruz.Kendisini .kutlar, bundan somaki çalışmalarında bu üstünbaşanrıarının, devamını dileriz.
ÖZ: Derginin Mayıs 1992 Sayısında neşredilen "Doğal Kaynaklar Açısından Yeni Türk Devletleri başlıklı makale ile ilgili eleştiri tık. Tesadüfen elime geçen Mayıs 1992 tarih ve 40 Sayılı, dergideki makaleyi, benim de bu alanda bir çalışmamolduğu için dikkatle, okudum. Bu ilginç çalışması için yazarım tebrik ederim. Ancak makalede iki husus dikkatimi çekti.Bunlardan biri. bazı yer.isimlerinin yanlış yazılması, diğeri de yeraltı kaynaklarının tamamının belirtilmemiş olmasıdır