ÖZ: İstanbul Boğazında batırma tipi bir`tüp tünelin inşası planlanmaktadır. İnşa edilmesi halinde bu. tünel,dünyanın en derin batırma tipi tüneli olacak ve teknolojik açıdan karşılaşılacak `bir çok problemin çözülmesinigerektirecektir,. Çevre sorunlarının yanı sıra,, statik ve dinamik, yükler altında tünelin Avrupa, yakasındaki Sirkeciyakınlarında çok ciddi duraylılık sorunlarının yaşanması beklenmektedir., Bu yazıda,, önce tünelin, inşa edileceğibölgedeki jeolojik, ve jeoteknik özellikler ile çevresel ve sismik koşullar` özetlemiş, daha. sonra inşaat: alanı, yakınlarında oluşabilecek ve `büyüklüğü 6"yı geçen depremlerde zeminin sıvılaşma olasılığının oldukça yüksek olacağıüzerinde durulmuştur. Değerlendirmeler, planlanan batırma tipi tüp tünelin jeolojik, jeoteknik, çevre, inşaat, sismik ve deniz trafiği, gibi faktörler açısından pek uygun olmadığını göstermektedir. Buna alternatif bir seçenekolarak, kalkan tipi tünelin, daha uygun olup olmayacağı tartışılmış ve batırma tipi tüp tünel ile karşılaştırılmıştır.Öngörülen tüne:! hattı değiştirilmediği sürece, tünelin sıvılaşmaya karşı, dirençli daha derindeki zeminde inşaedilmesi daha uygun olacaktır. Bu durumda tünelin deniz tabanından itibaren örtü tabakasının kalınlığının en aztünel yüksekliğinin iki katı olacak, şekilde: inşa. edilmesi gerekmektedir. Bu tür- bir derinlikte batırma tipi birtünelin inşası mümkün olamayacağına göre, tünelin bugünkü güzergahı değiştirilmediği sürece kalkan tünelininşası en iyi çözüm şekli olacağına kuşku yoktur..
ÖZ: Bilgisayar destekli tasarım amaçlı mühendislik çalışmaları bir takım mantık sistemleri ve matematiksel uıodeUeri gerektirir. Klasik sayısal analiz yöntemleri sadeleştirilmiş ve sınırlan belirli sistemlerin çözümü için uygunolmasına karşın, karmaşık ve etkileşimli sistemlerin değerlendirilmesinde zaman zaman yetersiz kalabilmektedir, özellikle mühendislik jeolojisinde kayaç ve zeminlerin dayanım parametrelerine bağlı sınıflandırılması ve buparametreler kullanılarak bilgisayar ortamında gerçekleştirilecek bilgi temelli uzmanlık sistemi (knowledgebased expert systems) değerlendirmeleri için uygun nitelikte olan bulanık mantık yaklaşımı bu çalışma kapsamında incelenerek, süreksizlik denetimli bir şev duraysızlığı bulanık mantık yaklaşımı kullanılarak değerlendirilmiştir. Andezitler içerisinde gelişmiş olan kama türü şev duraysızlığının analizi limit-denge yöntemiyleyapıldığında, güvenlik katsayısı 1.24 olarak elde edilmiş» duraysız bîr şev için T den büyük olarak hesaplanan bugüvenlik katsayısının» şev geometrisi, süreksizlik konumları ve özellikle süreksizliklere ilişkin makaslamadayanım parametrelerinin kesin bir şekilde belirlenememesinden kaynaklandığı düşünülmüştür, Bulanık mantık:yaklaşımı île yapılan değerlendirmede ise duraylslık indeksi 0,31 olarak elde edilmiştir. Bu indeks değerine göreşevin duraylılıği "orta*1 derecede olup, kaymaya eğilimlidir. Bu iki sonuç karşılaştırıldığında, bulanık mantık yaklaşımının, yer yer olasılık yaklaşımlarının kullanımı gibi, klasik deterministik analiz yöntemlerini destekleyicibiçimde kullanılmasının yararlı olacağı ortaya çıkmaktadır
ÖZ: Ziglab Baraj alanından 31 yüzey sediman örneği toplanarak 9 element için (Pb, Cd, Zn, .Mn, Ni, Cu, Fe, Crve Co) analiz edilmiştir.. Metal ayrımı sıralı ayrımlamaya göre yapılmıştır. Ayrımlamalar a) değiştirilebilir, b)kanbonat, c) Fe/Mn oksitlen d) organik ve e) kalıntı sırasıyla gerçekleştirilmiştir.. Bu ayrımlamaları kullanmanınyararı, metallerin sedimanlerdeki mineralojik tarzlarla bir arada bulunma mekanizmasını dikkate almasıdır.Elementlerin değişimi Pb, Cd ve Zn ve bazı alanlarda Ni dışında izin verilebilir sınırlar içindedir.. .Metallerinçoğu kalıntı kısımda bulunmuştur.. Bu da, bu metallerin başlıca hareketsiz ve biyolojik aktivîteye katılımın endüşük düzeyde olduğunu açıkça göstermektedir,
ÖZ: Antalya Traverten Platosu yeraltı sularına. ait kimyasal ve çevresel izotop verileri "kümeleme" ve `"faktör analizi" istatistiksel yöntemleri kullanılarak değerlendirilmiş ve yeraltı sularının farklılık, ve benzerlikleri, belirlenerekgruplandırılmaları yapılmıştır., Antalya. Traverten Platosu`nda yer alan kaynak ve kuyulardan yağışlı dönemdebelirlenmiş majör iyon (Ca* Mg2, Na+, K+, Cl SO**, HCO3-+CO32-), elektriksel iletkenlik (EC), pH, sıcaklık (T),çözünmüş oksijen (DO), OCX toplam çözünmüş madde miktarı (TDS), kısmi karbondioksit basıncı (PCÖ2), doygunluk indisi (SI) değerleri ile çevresel, izotop içerikleri, kümeleme ve faktör analizi yöntemleri, ile değerlendirilmiştir. Yapılan, değerlendirmeler sonucunda üç farklı grup belirlenmiştir. Bu gruplar, (1.) TravertenPlatosunun üst: kesiminden çıkan ve uzun geçiş süresine sahip olan. kireçtaşı kaynakları ile alt platoda yer alanVarsak (VAR)-Düden başı (DUD) sistemi, (2) Traverten Platosu`nun alt kesiminden çıkan ve kısa geçiş zamanına sahip olan nispeten, genç yeraltısuyu kaynaklan ve (3) yüzey sularından oluşmaktadır. Kümeleme ve faktöranalizi ile yapılan değerlendirmelerin benzer sonuçları verdiği ve: aynı tür gruplamanın her iki yöntem, ile eldeedildiği belirlenmiştir. Ayrıca yapılan değerlendirmeler sonucu alt traverten platosundan boşalan Düden başı kaynağının,, bölgede^ daha önce yapılmış hidrojeolojik etüt çalışmasında, belirlenenin aksine, üst platodan boşalan.Kırkgöz kaynakları ile aynı grupta olduğu saptanmıştır.
ÖZ: Fethiye ilçesi ve civarında 266 km kara ve 23 km*" deniz alanını kaplayan özel çevre koruma alanında başlıca Fethiye, Göcek, inlice ve Kavaköy ovaları yer almaktadır. Alandaki yüzey (akarsu ve Koca Göl) ve yeraltı suları Çevre Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı desteği ile yürütülen proje kapsamında, incelenmiş ve suların hidrokimyasal özellikleri pH, TÇK, EC, Na,, K, Ca» Mg, HCOs, COs, S( Cl, NÖ3 ve NH4 parametreleri `kullanılarak belirlenmiştir., Belirlenen parametreler- ve bu parametrelerden kıta içi su kaynaklan ve sulama suyu kalite: limitleri kullanılarak elde. edilen, suların kalite sınıfları coğrafi bilgi sistemi ortamına, aktarılarakTNT-MIPS yazılım paketi ile yorumlanmıştır,.Çalışma, sonuçlarına göre,, alanın yeraltı suları Mg/Ca/kaeşık-HCCVlı sular olup» ilişkide bulundukları litolojik birimlerin kimyasal içeriğini, yansıtmaktadır. Kıta içi su. kaynaklan TÇK5, Cl, N-NOJ ve SO limitlerine göreyüksek, kaliteli veya az. kirlenmiş yeraltı suyu içeren alan, sulama, suyu SAR, %Na, Cl ve SÖ4 limitlerine göre çok.iyi veya iyi kalitede, EC ve NCh limitlerine göre ise, iyi veya, kullanılabilir kalitede su içermektedir. Kıta içi sukaynaklan ve sulama, suyu. kalite sınıflandırma parametrelerinin kendi içerisinde tümünün eşit ağırlıklı, değerlendirilmesi ile alan için yeraltı suyu kalite haritaları oluşturulmuştur. Bu haritalara göre., yeraltı sularının kıta içisu kaynakları kalite sınıflamasına, göre 4-16 ölçeğinde 4, 5 ve 6 indekslerine girdiği ve sulama, suyu kalite sınıflamasına göre ise, 6-30 ölçeğinde 7, 8, 9, 10 ve 12 indekslerine girdiği belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre, alan yeraltı sularının ölçülen parametreler çerçevesinde kaliteli sular` olduğu sonucuna varılmıştır. Alan. içerisinde yer alanKoca Görün suyu ise özellikle Cl, SO4 ve Na iyonlarına göre kirlenmiş sudur., Doğal kirliliğin kaynağı göl suyuna karışan, deniz suyu. ve göl civarındaki sülfatça zengin mineralli sulardır.. Korama bölgesi yeraltı sularında herhangi bi1 kirlilik belirlenmemiş, olmasına karşın., alanda kirlilik oluşturabilecek başlıca, noktasal potansiyel kirlilik.kaynakları olarak çöp döküm alanları, Eti Holding krom işletme tesisleri, gübre deposu ve `krom ve manganezocaktan belirlenmiştir
ÖZ: Fay aktivitesinin saptanması her sismik koruma programının önemli bir kısmını oluşturur. Bu, mevcut fayların izlerinin belirlenmesiyle başlar. Fay izleri, hava fotoğraflarının yorumu ve yerinde haritalama ile tayinedilir,. Bu çalışmanın amacı hava- fotoğraflarının yorumunda kullanılan fay özelliklerinin bir kataloğunu sunmaktır.Uzaktan algılama, mevcut jeolojik ve jeofizik verilerle birlikte uygulandığında genç görünümlü faylarındeğerlendirilmesinde çalışmaya hız kazandıran ve çalışma maliyetini azaltan bir yöntemdir. Bu yöntem, özellikle fay aktivitesinin saptanmasında mevcut fayların yerlerinin tespitine önemli katkılar sağlar., Potansiyelce aktiffaylar arazide genellikle topoğrafik özellikler veya fay izleri karşısındaki bitki örtüsü kontrastı veya zemin farklılığı ile tanınabilir. Uzaktan algılamayla genç-görünümlü fayların saptanmasında, faylanmanın yarattığı morfolojik öğelerin tanınması önemlidir. Bu morfolojik belirginliklerin başında fay diklikleri, hendekler, dar ve derinçentikler, lineer sırtlar ve vadiler, sedler, çöküntü havzaları, basınç sırtları,, küçük gölcükler, kaynakların diziliminde ve/veya bitki örtüsündeki çizgisellikler,, tepe dibi çukurluklar ve önü kesilmiş ve ötelenmiş dere yataklarıgelir. Bu özelliklerin gelişimi tekrarlanan fay hareketi ve fay boyuncaki çökelme ve erozyon etkilerine bağlıdır,Genç görünümlü fay özelliklerinin korunması ise esas olarak iklime bağlı olup, bunlar kurak iklim bölgelerindeuzun süre korunabilirler.. Uzaktan algılama potansiyelce aktif fayların değerlendirilmesinde uygun bir yöntemioluşturur., Genç fayların uzaktan algılama uygulamasına bir örnek olarak, güney California`nın Mojave Çölü`ndeyer alan Helendale fay zonu,/faylanmanın oluşturduğu topoğrafik Özellikleri belirlemek için, ayrıntılı olarak incelenmiştir