ÖZ: Hemen hemen tüm yerbilimciler tarafından kabul edildiği gibi, granitoyidler, yer gezegeninin petrolojik ve yapısal evriminde en. karakteristik kayaç grubunu oluşturmaktadır, Örneğin çok uzun zamanlar boyunca, kıtasal kabuğun ortalama bileşiminin granite eşdeğer olduğu kabul edilmiştir. Günümüzde yapılan çalışmalara göz atıldığında ise granitlerin, kıtasal kabuğun ana bileşeni ol.do.go. ve kabuğun oluşumunda ve yeniden çevrimlenmesinde (recycling) çok. önemli, roller oynadıkları görülmektedir,. Granitoyidlerin sokulum yaptıkları derinlikler sedimanter kayaçların bulunduğu sığ derinliklerden- gıanulit fasiyesi koşullarındaki metamorfizmanm geliştiği derinliklere kadar değişmekle birlikte,,, genel olarak kabuğun orta. kesimlerindeki derinliklerde daha bold.ur... Kıtasal kabuğun orta derinlikteki kesimlerinin, yizeylendiği ve eski orojenik dönemlere ait kayaçlan içeren bölgelerde yapılan çalışmalarda granitoyidlerin yayılımlannın çok. değişik olduğu gözlenmektedir,. Örneğin, Batı Avrupa`daki Hersiniyen kuşakta bol miktarda granitoyid bulunurken (Fransız Masif Santrallerinin % 50 sinden fazlasının granit olduğu bilinmektedir), Kaledoniyen ve Alpin kuşaklarda ise bağıl olarak daha. azdırlar., Hatta bu ilişkiyi göz önüne alarak,, .granitik kayaçlann sadece anateksi süreci ile oluşabileceğini ileri, süren bazı .araştırıcılar, çeşitli orojenik bölgelerdeki granitoyidlerin bolluğuna dayanarak bu bölgelerdeki rnetamorfi.zm.aya yaklaşımda bulunmaya çalışmışlardır (Hal, 1973; Didier Ye Barbarin,,, 1991a`daıı). Oysa günümüzde granitoyidlerin jenezi konusunda yapılan cali.smal.arda, granitoyidlerin oluşumunda metamoffizmanın rolünün, ikincil önemde olduğu, daha etkin rol oynayan faktörlerin ise jeodinamik ortam. (Pitcher, 1993; Lameyre, 1988; Barbarin, 1,990) ile kabuğun özelliklerinin (Chappel ve White, 1974; White veCİıappel, 1977; Vilzeuf ve diğ.,, 1990) olduğu belirtilmektedir (Didier1 ve Barbarin, 1991a),.. Örneğin, Kuzey ve Güney Amerika Kordiyer kuşaklarında okyanusal kabuğun, sürekli dalması ile çok geniş alanlarda yayılıra, gösteren granitik .rn.agmati.znia oluşmaktadır. Kabuğun özelliklerine bağlı olarak gelişen granitoyid oluşumuna gelince, Hersiniyen çarpışma kuşağında çok büyük bacımlarda birikmiş olan yaş-pelitik sedimentler, granitik eriyiklerin türemesine uygun bir ortam, oloştororken; Alpin ve Kaledoniyen. kuşaklarda önceden mevcut olan kunı-kristalin temel kayaçlan ise (Alpin kuşakta Hersiniyen temel, Kaledoniyen kuşakta Prekambriyen temel) yeteri kadar` fazla, granitik eriyiğin üretilmesi için uygun ortamları oluşturmamışlardır (Didier ve Barbarin, 1991a).
ÖZ: Jeoisfatistiksel simüîasyon yerbilimlerinde karşılaşılan problemlerin çözümünde etkin Mr yöntem olarak son yıllarda çok yaygın olarak kullanılmaya başlanmışta Genel jeolojik özelliklerin saptanılmastnda, litolojik birimler arasındaki kimyasal kompozisyonunu incelenmesinde» geçirgenlik ve gözeneklilik gibi hîdrojeolojik parametrelerin belirtenilmesinde « hidrojeolojik mıodetlemelerde, maden işletme planlarının yapılmasında ve tenör-tonaj dağıtıcılarının saptandnıasinda jeoistutisäksel sitnitlasyon etkin bir yöntem olarak karşımuza çıkmaktadır. Bu çalışmada jeoistatistiksel sînıülasyon genel olarak verildikten sonra, koşullu-koşulsuz simîilasyon ve değişik simülasyon yöntemlerine sırası ite değinilecektir. Araştırmada uygulama olarak Kızıİyüksek-Yataardıç { KarsamtıJAdana) krom cevherleşmesi incelenmiştir. Toplam uzunluğu 4772 metre olan 26 sondajdan elde edilen krom analiz değerleri kullanılarak veri analizi yapılmıştır. Veri analizi sonucunda % 4. 40 ortalama, % 2.43 standart sapma ve &S5 değişim katsayısı gösteren verilerde pozitif bir dağılım gözlenmişar. Ceherleşmenin 3 temel yönünde variogramlar hesaplanarak, tenor dağılımı uzaklığa bağlı olarak modellenmiş ve model parametreleri de ayrıca modelin güvenikbilirtiğinin saptanılması için geri kestirin* yöntemi ile kontrol edilmiştir. Son aşamada da cevherleşme koşullu simule edilerek, sonuçlar ve tenorblok haritaları hazırlanmıştır.
ÖZ: yıllarda durayh izotoplar jeokimyası,, cevher taşıyan akışkanların doğasının ve cevher oluşum süreçlerinin kavranmasında büyük ilerlemeler kaydetmiştir. .Maden yataklarının kekemi ve oluşumlarına ilişkin problemlerin çozümünde güçlü ve etkin bir yöntem olduğunu kanıtlamıştır. Cevherli akışkanların ana bileşeninin su alması ve farklı `kökenli suların kendilerine özgü 02 ve H2 izotopik bileşim, değerleri göstermeleri nedeniyle, çözelalerdeki suyum kökenini ve tarihçesini açıklamada O2 ve H2 izotopları yaygın olarak kulanılmaktadır. ÇeşUU maden yataklarının izotopik bileşimleri hakkındaki güncel çalışmalar magmaâk sokulumların sadece» çevre kayalar içerisinde deniz suyu veya meteorik suyun dolaşmayla oluşan bir hidrotermal dolaşım sistemini yürüten bir ısı kaymağı olarak hareket ettiğini göstermiştir. Bunumla, birlikte, izotop verilerine gere, cevher oluşumumun ve hidrotermal alterasyonun em belirgin özelliği, olasılıkla-, farklı kökenli suların karşanıdtr»
ÖZ: Dünyadaki kaynakların tarihsel kullanımına bir göz attığımızda, mineral kaynakları konusunda bug tin hah geçerliliğini devam ettiren bir model karşımıza çıkmaktadır. Ticari ürün fiyat trendleri, döviz kurlarındaki dalgalanmaların yanışım, bugün de poliâk olaylar, savaşlar ve ekonomik krizlerden etkilenmektedir. Arz ve talep ilişkilerine ait trendler» arz fazlası ve darboğaz dönemlerinin periyodik tekrarlanma gösterdiğini ortaya koymaktadır. Günümüzde, ABD, Japonya ve Avrupa Topluluğu ülkeleri* toplam dünya mineral hammadde üretiminim % 5ê Me 95 arasında değişen bölümlünü tüketmektedir. Bu ülkelerde hizmet sektörü gittikçe ağırlık kazandığımdan» gayri saß milli hasılanın artması içim daha az hammaddeye ihtiyaç duyulacaktır. Önceki tahminlerle kıyasladığımızda, son 15 sene içinde enerji ve hammadde tüketiminde büyük ölçüde tasarrufa gidildiği görülmektedir. Geleceğe bakiığtmıızda, geçmişte hammaddelerle ilişkili olarak rol oymayan bütün faktörlerin etkinliğinin devam edeceğini bekleyebßiriz. Bunların başında savaş riski ve insan mıahareti bulunmaktadır. Doğal kaynaklar büyük miktarlarda mevcut olmasına karşım, bunların ekonomik olarak ne zaman kullanılabileceği, esas olarak talep ve uygun fiyat şartlan ile belirlenmektedir. Piyasa güçleri tarafından çözümlenemeyen uzun vadeli problemlerde, inşam dehasına güvenmek durumunda kalınacaktır.
ÖZ: Bu çalışma değerli metaller anısında ayrı bit yeti olan altmm, tkonomik yat aklanma tiplerinin anlatıldığı bir derleme çalışmasıdır. P laser ve hidıotermal adı altında iki gt tıpta toplanan atak tipleri, Lind gun (1933) sınıflamasına` benzer sınıflara aynlmı§t . Pîastr yataklar, genç ve fosil olmak üzen yaş gcL önüne alına} ak ıkt alt grupta, hidrotermaî yatakla) ise; epftermal, mesotermal ve hipoterma! olmak üzeıe, oluşum sıcaklığı-basınç ve derinlik ortamlarına, göre, üç alt grupta incelenmiş ir
ÖZ: Ülkemizde yaklaşık 2000 yerleşim yetinde çöp depoİama alanı bulunmaktadır. Bu alanların büyük bölümü "Katı Atıklar Kontroi Yönetmeliği" ne uygun olarak düzenlenmediğinden, çëp gëvdeiennde oluşan metan gazı, patlamalar ve yangınlar Be can kayıpkarına neden olmakla, büyük çevre kirliliği yaratmaktadır. Yerel yönetimlerin, düzenli çöp depolama alanlarında- oluşturacakları sistemler ile çöp gövdesinde oluşan ve oluşumu yıllarca süren metan gazım hem tehlikesiz duruma getirmeleri hem de yakıt olarak kullanarak ekonomiye kazandırmaları mümkündür.
ÖZ: Gelişmekte olan ülkelerdeki, kontrolsüz nüfus artışı, tüm insanları etkileyen çevre ve gelişme ile ilgili krizlere neden olmaktadır,. Gelişmiş ülkelerde artan endüstrileşme ve doğal kaynaklanıl aranma süreçleri de bu krizi arttırmaktadır. Kimya,, biyoloji, tıp ve meteoroloji gibi diğer bilim disiplinleri ile kıyaslandığında çevresel koruma ve çevre problemlerinin çözümünde yerbilimlerinin önemi herkes tarafından kabul edilmektedir:. Çevre problemlerinin nedenleri jeolojik ilişkiler ve jeolojik süreçlerle ilgili bilgi sahibi olunması ile anlaşılabilir. Bu nedenle, çevreyi koruma amacıyla. tasaıLanan iyileştirici önlem ve planlamalarımızda, bu konular mutlaka, dikkate .alınmalıdır.
ÖZ: Bir sondaj kuyusunun prqjel.eiidiriline.si kuyunun yapısına uygun olacak, faktörleri ve koyu in.saaitin.cla kullanılacak materyallerin seçimini içerir« iyi bir kuyu. tasarımı kuyunun uzun süreli hizmet, vermesi yanında, maliyet boyutunu da kapsamalıdır. Bu kapsamda, öncelikle çimentosuz zeminlerde,, koyu filtresinin yerleştirilmesine ilişkin prensipler tartışılacaktır. Çimentolu kaya. kütlelerinde açılan kuyulara göre, çimentosuz akifer alanlarda açılan kuyularda, dizayn olayı daha fazla önem taşımaktadır. Ancak, temel prensipler her İki tür ortamda da açılan kuyular için `dikkate alınmalıdır. Maliyet, ve teknik: faktörler, uyumlu olarak .analiz edilmelidir. Örnek olarak !51t./sn. su sağlamak amaçken, .50 İt/sn., su sağlayan bir koyu tasarlamak, iyi bir mühendislik değildir. Diğer taraftan, ilk maliyeti düşürmek amacıyla, yetersiz, boyutta kuyu teçhizi ve filtresi kullanmak, veya kalitesi, düşük materyalleri seçmek de, kötü bir mühendisliktir. Bu tür düşünceler, ilerideki işletme- aşamasında, kuyu sahibine yüksek, pompaj vehakim maliyetlerini yüklemek, demektir.
ÖZ: Kuyu açım işleminden sonra kuyunun tamamlanmasındaki en son. ve gerekli, bir adım; kuyuda bulunabilecek her türlü bakteriyi öldürmek amacıyla, kuyunun dezenfekte edilmesi işlemidir. Koyuyu açarken ve geliştirirken kullanılan alet ve materyaller1 kir ve bazı bakteri tipleriyle kirletilir. Böylece kuyunun inşa işlemi, boyunca, bu tür kirletici maddeler yeraltına girmiş olur. Sondaj borusu ve aletlerinde- biriken bu mikroplar, genellikle zeminde kuyu civarında yaşarlar. Bunlar esas olarak hastalık yapmayan zararsız tiplerdir..
ÖZ: Kaya mekaniği öğretimi konusunda yapılan ilk araştırmaya (1978-1979) toplam 104 yanıt alınmış ve bu komi.syo.ii tarafından incelenmiştir. Yanıtlar .hemen hemen eşit olarak maden ve inşaat mühendisliği bölümleri veya enstitüleri .arasında dağılmıştır. Mühendislik jeolojisi, petrol mühendisliği ve jeoloji bölümleri de bu araştırmada temsil edilmiştir. (Kısa olarak hazırlanmış ek bir form`a 1980 yılında, ilave yanıtlar da alınmıştır; ancak bu form. Bölüm, l`de sunulanlara veri sağlayacak. düzeyde ayrıntılı değildir) aşağıdaki paragraflar bu ilk. araştırmaya gelen, bazı yanıtları özetlemektedir..
ÖZ: Koyu loğlarından jeoloji, jeofizik ve rezervuar özellikleri hakkında yararlı bilgiler elde edilebilir. Kuyu loğları formasyonun sayısal gelişimi ve devamlılığını veren avantajlara sahiptir. Ayrıca loğlardan,, karat örneklerinde gözden kaçan küçük kriterleri elde etmek ve dikey çözümde çok. iyi detaylar saptamak mümkündür. Dipmeter- analizi fay yada. açısal, uyumsuzluğun varlığını göstermesine karşın., kaçırılmış bir sekans yalnızca, yada. daha fazla kuyunun karşılaşönlmasıyla ortaya çıkarılabilir. Korelasyonlar fay,, açısal, uyumsuzluk, depolamada bir ara verme ve bir erozyonun olup olmadığını gösterirler.
ÖZ: Volkan izlenmesi için temel gaz çalışma, metodları: numune alıntı, taboratuvar analizleri ile yükselen gaz oranlarının ölçümlerini içerir. Araziden alman numunelerin laboraiuvar analizleri,, belli bir zamandaki özel bir bölge için detay kimyasal bilgi sağlar,, Gaz yaydım ölçümleri genellikle 502 ve C02 için ortalama bir veri sağlar.. Sürekli işleme gaz konsantras- yonlarmdaki geçici değişimleri anlamamızı sağlar,. Her metodun avantaj ve dezavantajları vardır. İşleme amaçlı ayrıntılı gaz çalışım çabalan, geleneksel jeofizik izleme metodları ile birlikte üç yaklaşımında kullanımının bir sentezidir.,