ÖZ: İnceleme alanı Kayseri`nin çevresinde geniş bir kesimi kaplamaktadır. Bazaltlar bu alanın kuzeybatı ve güneydoğu kesimlerinde yaygın olup, Erkilet civarında üretimi yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Erkilet bazaltlarının jeolojik konumu, mineralojik, petrografik ve petrolojik özellikleri, jeokimyası ve teknolojik testlerine dayalı olarak yapıtaşı olarak kullanılabilirliğini değerlendirmektir. Erkilet Bazaltı, yöredeki Miyosen-Kuvaterner volkanitlerine ait bir birimdir. Mineralojik olarak % 40-42 plajiyoklas mikrolitleri, % 20-25 klinopiroksen, % 18-20 olivin, % 4-5 plajiyoklas fenokristalleri, % 3-5 ortopiroksen, % 4`ten az kalsit, % 4`ten az opak mineral içermekte ve kayaç holokristalin, porfirik dokulu piroksen-bazalt bileşimi vermektedir. Jeokimyasal olarakK O - SiO dağılımına göre toleyitik-alkali, (K O+Na O)-SiO dağılımına göre bazalt, Zr/TiO -Nb/Y dağılımına göre sub-alkali bazalt, (Zr/Y)-Zr dağılımına göre kıta içi bazaltı, Y-La-Nb dağılımına göre de kıtasal kabuk etkileri gösteren geç-post orojenik bölgenin kıtasal bazaltı bileşimine uymaktadır. Kayacın yoğunluk, birim hacim ağırlığı, ağırlıkça su emme oranı, basınç direnci, don sonrası basınç direnci, don kaybı ve basınç direnci hem doğal yapı taşı, hem de kaplama taşı olarak kullanıma uygundur. Plaka verme, kenar köşe kesilmesi ve cila alma durumu iyi derecededir. Ortalama aşınma direnci sınır değere çok yakın çıkmaktadır.
ÖZ: Çalışma alanı, Orta - Şabanözü (Çankırı) bölgesinde yer almaktadır. Bölgede Triyas` tan Kuvaterner` e kadar değişik nitelikte kaya birimleri yüzeylemektedir. Sahada Triyas yaşlı birim Kösrelik formasyonu, Kretase yaşlı birim Eldivan ofiyolitidir. Miyosen yaşlı kaya birimleri ise Kurtsivrisi volkanitleri, Hançili formasyonu, Karakoçaş formasyonu, Hüyükköy formasyonu,Eregez aglomerası ve Aydos bazaltıdır. Bölgede Pliyosen yaşlı kayaçlar, Orta formasyonu ve Büyükyakalı formasyonu ile temsil edilir. Kuvaterner` de alüvyon oluşmuştur. Tersiyer yaşlı birimlerden, Eregez aglomerası, Hançili formasyonu ve Orta formasyonu kömür içermektedir.Havzanın oluşumunun Geç Kretase başından itibaren Neo-Tetis okyanusunun kuzeyedoğru hem Sakarya kıtası hem de kendi altına dalması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.Çankırı havzasının Neojen` deki gelişiminde ise birbirinden farklı yorumlar mevcut olup bunun temelinde gözlem farklılıkları yatmaktadır. Orta ve Şabanözü (Çankırı) arasında kalan bölgede kömürleşme Miyosen ve Pliyosen yaşlı çökeller içerisindedir. Pliyosen yaşlı Orta formasyonunun içerdiği linyit düzenli bir yayılıma sahip olmakla beraber havzanın belirli bir bölümünde yeralmaktadır. Miyosen yaşlı çökeller içerisindeki linyit oluşumları ise düzenli ve devamlı bir yayılım göstermemektedir. Havzanın kuzeybatısında genellikle Eregez aglomerası olarak ayırtlanmış olan birim içerisinde, havzanın güneydoğusunda ise Hançili formasyonu içerisinde gözlenen linyit oluşumları Miyosen yaşlı çökellerin girikliği nedeniyle net olarak ayırtlanamamaktadır.
ÖZ: Bu inceleme, GBAnadolu`da Fethiye-Burdur fay zonunun bazı neotektonik ve paleosismolojiközelliklerinin ortaya konmasını amaçlar. Fay zonu, Fethiye Körfezi ile Burdur Gölü arasındayaklaşık 300 km uzanımlı ve sol oblik atım bileşenine sahip çok sayıda normal faylardan oluşur. Buzon aynı zamanda, GBAnadolu`nun en önemli aktif faylarını içermektedir. KD-GB yönünde kesikli(an achelon=aralı aşmalı) bir uzanım gösteren Burdur fay zonu, KB gidişli faylar tarafındankesilerek farklı uzunlukta segmentlere ayrılır. Burdur Gölünün güney bölümünde yer alan Burdurve Tefenni segmentleri 60-70 km.` ye ulaşan uzunlukları ile yörenin en aktif kırık hatlarını meydanagetirir.Tarihsel deprem kayıtları ve yüzey kırık verileri, 7.1 büyüklüğündeki 1914 depreminin ve 6.2büyüklüğündeki 1971 depreminin Burdur segmenti üzerinde oluştuğunu gösterir. 1914 ve 1971depremleri ile ilgili olarak meydana gelen düşey yer değiştirmelerin, deformasyonların ve kolüviyaloluşukların detaylı biçimde incelenmesi amacıyla Burdur segmenti üzerinde Burdur ve Yassıgümemevkilerinde hendek (trench) çalışmaları yapılmıştır.Burdur fayı Yassıgüme yöresinde tek bir fay çizgisinden yapılı olup, topoğrafyada gençtortullar içinde oluşturduğu eşikler ve yersel gözlenen fay aynası üzerindeki sol oblik bileşenlikayma çizikleri ile açık olarak ayırdedilir.Yassıgüme yöresinde açılan hendekte farklı fasiyeste gelişmiş alüviyal ve kolüviyaloluşukların yanı sıra 1971 depremi sırasında 70 cm lik bir düşey yer değiştirmenin meydana geldiğisaptanmıştır.Burdur fay zonunun en önemli bileşenini oluşturan Burdur segmenti Burdur Gölünün güneybölümünde, gerçekte birbirine parelel gelişmiş KD uzanımlı ve basamak şekilli 4 farklı oblik faysisteminden oluşur. Aynı zamanda Burdur şehir merkezinden geçen bu faylar, yerleşim alanı içindebasamaklı bir topoğrafik yapının gelişmesine neden olmuşlardır. Burdur yerleşim alanınıngüneyinde pekleşmemiş genç tortullar içinde açılan hendeklerde gölsel çamurtaşları ile plajortamına ait iyi boylanmış çapraz katmanlı kumların yanısıra kolüviyal oluşuklar ayırdedilmiştir.1914 depremi ile yaşıt olabilecek fay düzlemi ve bununla ilişkili yarık dolgu fasiyesine ait kolüviyaltortullar ile bunlara eşlik eden çamur daykları bu yöredeki yarmalar ve hendeklerde yer alan enönemli oluşuklardır. Diğer taraftan yarmalarda yer alan faylar genellikle 90 ile 250 cm lik düşeyatımlara sahip olup, çoğu yerde kolüviyal oluşukları kesmiş olarak gözlenir. Buna göre hendek veyarmalarda gözlenen en genç faylar aynı zamanda en fazla düşey atıma sahip faylardır. Gençtortullarda faylanmaya bağlı gelişen eğimlenmeler ve buna eşlik eden yersel uyumsuzluklar olağanyapılardır. Burdur segmenti üzerinde 03.04.2002 ve 05.04.2002 tarihlerinde meydana gelen 3.9 ve 4.0büyüklüğündeki depremler, bu segment üzerindeki sismik aktivitenin günümüzde de devam ettiğinigöstermesi bakımından önemlidir. Diğer taraftan bu son depremlere ait fay çözümleri, Burdursegmentinin sol oblik atımlı bir normal fay olduğunu doğrulamaktadır.
ÖZ: Araştırmalar için Nevşehir dolayında geniş alanlarda yüzeylenen Kavak ignimbiritlerine aitfarklı renklerdeki piroklastikler seçilmiştir. Söz konusu birimlerden çıkarılan taşlar önceleriözellikle tarihi yapılarda ve düşük katlı binalarda yapı taşı olarak yaygın bir şekilde kullanılmıştır.Günümüzde ise daha çok dekoratif özelliklerinden dolayı bina dış yüzey kaplamasında, merdiven,yer döşemesi, korkuluk, havuz ve kenarları, kemer, sütun, şömine balkon süslemeleri ve restorasyonuygulamalarındaki kullanımı giderek artmaktadır. Yakın alanlarda renk ve dokusal özellikleri çoksık değişim göstermelerinden dolayı 6 farklı alanda örnekleme yapılmıştır. Derlenen bu örneklerinöncelikle petrografik ve kimyasal özellikleri belirlenmiş olup, jeomekanik özelliklerini belirlenmekamacıyla da standart kaya mekaniği deneyleri yapılmıştır. Elde edilen verilere göre, incelenenpiroklastiklerin iyi kaynaşmamış ignimbirit özelliğinde olduğu, bunların jeolojik, kimyasal vepetrografik özellikleri ile jeomekanik özellikleri arasında önemli ilişkilerin olduğu ortayakonmuştur. Özellikle opak mineral, ince taneli kayaç parçası içeriği ile matriks oranı-tane oranındanyüksek olan örneklerin porozitesinin daha düşük, yoğunluklarının ve basınç dayanımlarının danispeten daha yüksek değerler gösterdikleri belirlenmiştir.