ÖZ: Antalyanın nüfusu iç göçlerle yüksek oranda artmakta, buna ek olarak da her yıl milyonlarca gezginAntalyayı ziyaret etmektedir. Antalya il merkezi 2. derece deprem bölgesi içindedir. Sismik etkinliğinyoğun olduğu batı kesimler ise 1. ve 2. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bunlara yapı kalitesininyetersizliği ve zayıf zeminlerin bulunması da eklendiğinde Antalyanın depremselliği ilgi konusuolmaktadır. Bu çalışmada, Antalya il merkezinin depremselliğinin incelenmesi amacıyla Antalyaçevresindeki sismotektonik bölgelerde 1900 - 2010 yılları arasında gerçekleşen depremler dikkate alınarak,istatistiksel yöntemlerle tehlike analizi gerçekleştirilmiştir. Antalya il merkezi Isparta Açısının içkesiminde yer almakta ve bu tektonik yapının bileşenleri olan fayların neden oldukları depremlerdenetkilenmektedir. Antalya çevresindeki sismotektonik bölgeler için a parametresi 5.61 6.77 arasında,b parametresi ise 0.86 1.06 arasında değişmektedir. Antalyayı merkez kabul eden 100 km yarıçaplıdairesel alan içinde 5 büyüklüğünde bir depremin 10 yıl içinde meydana gelme olasılığı % 71dir. En az6.5 büyüklüğündeki bir depremin 50 yıl içinde % 15 olasılıkla meydana gelebileceği anlaşılmaktadır.Azalım ilişkileri uygulanarak Antalya ilinde ana kayada gerçekleşebilecek en büyük yatay yer ivmesinin0.1g civarında olacağı tahmin edilmiştir. Yumuşak zeminler için büyütme sonucunda ise bu değer dahabüyük değerlere ulaşabilecektir. Antalyadaki zayıf zeminli bölgeler için büyütme ve sıvılaşmahesaplarının, başka bir çalışmada ayrıntılı olarak çalışılması gereği ortaya çıkmıştır. Antalyada mevcutyapıların depreme karşı dayanıklılıklarının incelenmesine dönük bir çalışma başlatılmadan önce,zeminlerin depremsellik davranışları ile ilgili tüm bilgilerin bir mikro-bölgelendirme çalışması hâlindetamamlanmış olması gerekmektedir.
ÖZ: Kayaçların ayrışma dereceleri ve derinlikleri, mühendislik çalışmalarının maliyetini, etkinliğini vedevamlılığını etkileyen önemli jeo-mühendislik özelliklerdendir. Ayrışma özellikleri temel, şevi tünel vb.çalışmaların ön araştırmaları sırasında belirlenmelidir. Ayrışmanın tek türlü olmamasından ve yönlere görefarklılık göstermesinden dolayı, yeraltının gerçeğe en yakın şekilde tanımlanabilmesi için fazla sayıdasondaja ihtiyaç duyulmaktadır. Pek çok çalışmada, sondaja göre daha geniş alanların, daha hızlı ve daha azmasraflı olarak tanımlanabilmesi ve bu alanlar hakkında bilgi toplanabilmesi için Elektriksel ÖzdirençTomografisi (EÖT) Yöntemi kullanılmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle EÖT Yönteminin, Bursabölgesinde yüzeylenen piroksenit ve dunitlerin ayrışma özelliklerinin tespitinde kullanılabilirliğiaraştırılmıştır. EÖT çalışmaları üç hat boyunca gerçekleştirilmiştir. Bunlardan iki tanesi dunitlerin birtanesi ise piroksenitlerin üzerindedir. Çalışma alanında yapılan yüzey gözlemleri sonucunda, dunitlerinayrışmamış seviyeden, tamamen ayrışmış seviyeye kadar; piroksenitlerin ise az ayrışmış seviyeden,tamamen ayrışmış seviyeye kadar olduğu saptanmış, bu ayrışma seviyeleri üzerinde seçilen kesitgüzergâhlarında yapılan EÖT ölçümleri ile yüzey gözlem sonuçları ve laboratuvar verilerikarşılaştırılmıştır. EÖT çalışmaları sırasında, Wenner dizilimleri ile dipol-dipol dizilimleri denenmiştir.Elde edilen veriler 2B ters çözüme tabi tutularak elektriksel yapı modelleri oluşturulmuştur. Bu modeller,dunit ve piroksenitlerin mühendislik özelliklerinin ayrışmaya bağlı değişimleri ile birliktedeğerlendilmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Wenner diziliminin, özellikle dunitlerin ayrışmaözelliklerinin belirlenmesinde, kullanılabilir sonuçlar verdiği ortaya konmuştur.
ÖZ: Kayaların kazılabilirlik özelliklerini belirlemek amacıyla yapılacak çalışmalar kazı maliyeti açısından mühendislik projelerinin uygulanabilirliğine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, Gümüşhane ve yakın yöresinde yüzeylenen Erken Karbonifer yaşlı Gümüşhane Granitoyidinin kazılabilirlik özellikleri incelenmiştir. İlk olarak, dört faklı alan seçilmiş ve bu alanlardaki kaya kütleleri ISRM tanımlama kriterleri esas alınarak ayrışma derecelerine göre gruplandırılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda 1, 2 ve 3 numaralı alanlardaki kaya kütlelerinin orta derecede ayrışmış, 4 numaralı alandaki kaya kütlesinin ise ileri derecede ayrışmış kaya sınıfında olduğu tespit edilmiştir. İkinci aşamada, eklemlerin mühendislik özellikleri ve kaya malzemesinin jeomekanik özellikleri belirlenmiştir. Sonraki aşamada ise kaya kütlelerinin RMR89, Q veGSI değerleri belirlenmiş ve kazılabilirlik açısından sınıflandırılmıştır. Yapılan sınıflamalara göre, orta derecede ayrışmış kaya kütleleri sökülebilir, ileri derecede ayrışmış kaya kütlesi ise kazılabilirözelliktedir. İnceleme alanlarında yapılan kazı çalışmalarında orta derecede ayrışmış kaya kütlelerinin hidrolik kırıcı kullanılarak söküldüğü, ileri derecede ayrışmış kaya kütlelerinin ise kepçe kullanılarak kazıldığı tespit edilmiştir. Son aşamada ise bulunan sonuçlar ile uygulanan kazı yöntemleri karşılaştırılmıştır. Bu sonuçlara göre, Tsiambaos ve Saroglou (2009) tarafından önerilen kazı yöntemleri,yerinde yapılan kazı çalışmaları ile tamamen örtüşmektedir.
ÖZ: Bu çalışmada, Sarıgöl Fay Zonu boyunca gözlenen yüzey deformasyonları incelenmiştir. Sarıgölkasabası, Gediz Grabeninin güneydoğu ucunda yer alır. Çalışma alanında yüzlek veren birimler, alttanüste doğru, Menderes Masifine ait metamorfik kayalar, PliyoPleyistosen yaşlı Asartepe formasyonu veHolosen yaşlı alüvyonlardır. Asartepe formasyonu zayıf çimentolanmış kırıntılı kayaçlardan oluşmaktadırve metamorfik kayaçları uyumsuzlukla örtmektedir. Haritalanan faylar, Sarıgöl alanını üç bloğa ayırır.Sarıgöl yerleşim alanını kat eden faylardan biri (Sarıgöl Fayı) kanallarda, asfalt yolda ve evlerinduvarlarında deformasyonlara neden olmuştur. 2000 yılında Sarıgöl Fayının yüzey deformasyonuboyunca meydana gelen düşey yer değiştirme miktarları 20 45 cm olarak ölçülmüştür. 2010 yılında aynıhatta ölçülen yer değiştirme miktarları 1.00 1.25 mdir. Çalışmada, on yıllık dönem içinde meydanagelmiş olan 60 85 cmlik ilave oturmaların nedenleri araştırılmıştır. Listrik-normal büyüme fayı olaraktanımlanan Sarıgöl Fayının düşen bloğu üzerinde gelişen fay cebinde, zemin tabakaları fayın konveksşekilli aynasına doğru eğimlidir. Bu cepte, yüzeyden itibaren 9.0 11.5 m derinliğinde, geçirimsizözellikte, CH-tipi killer ve bu kil seviyesinin üzerinde de silt ve kum tabakaları yer almaktadır. Fayınaynası ve geçirimsiz kil tabakası üzerinde yer alan üçgende, aşırı yağışlar sonrasında yüzey sularıbirikmektedir. Listrik faya doğru eğim kazanmış kumlu zeminlerin yağışlar sonrasında su ve eğimin etkisiile borulanarak fay açıklığından kaçtığı tahmin edilmektedir. Açıklık oluşumu, konveks fay yüzeyindedüşen fay bloğunun dönme hareketiyle açıklanmıştır. Diğer taraftan, su seviyesi düşümü her metredeyaklaşık 1 ton/m2lik fazladan bir gerilme oluşturmuş ve normal konsolide olmuş killi zeminler yenidenkonsolidasyona uğramıştır. 2000 2010 yılları arası kuraklık problemi ve aşırı su çekimine bağlı olarakyeraltısu seviyesinin düşümüyle gelişen alansal oturmalar (sübsidans) ve sismik aktiviteyle fay bölgesiboyunca meydana gelen düşey yer değiştirmeler, bu çalışmada ayrıntılı olarak incelenmiştir.
PDF Olarak Görüntüle
ÖZ: Bu çalışma, 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Tabanlı-Van (M = 7.2) depreminin bölgenin aktiftektoniği içerisindeki konumunu açıklamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Tabanlı-Van depremindensonra arazi çalışmaları yapılmış, depremle ilişkili deformasyon yapıları incelenmiş ve arazi gözlemlerindenelde edilen veriler ile Van ili ve çevresiyle ilgili olarak daha önce yapılmış aktif tektonik çalışmalarıkarşılaştırılarak değerlendirmeye gidilmiştir. Deprem sırasında veya hemen sonrasındayeryüzünde/yeryüzüne yakın kesimlerde meydana gelen deformasyonlar (sismik jeomorfolojik belirteçler)iki ana sınıfta toplanmıştır: (1) tektonik gerilmelere bağlı sismotektonik yüzey deformasyonları ve (2)sismik sarsılma ve yerçekimiyle ilgili sismogravitasyonal yüzey deformasyonları. Sismotektonik yüzeydeformasyonları, Van Gölü ile Erçek Gölü arasında 10 km genişliğindeki kuşak boyunca gözlenir. Buyapılar, genel uzanımları K50-70ºD olan senklinal ve antiklinal geometrili çöküntü ve sırtlar şeklindedir vegenellikle Bardakçı ile Topaktaş köyleri arasındaki asfalt yollarda gelişmiştir. Sismogavitasyonal yüzeydeformasyonları yanal yayılma, oturma ve kütle hareketleri şeklinde gelişmiştir. Bu yapılar, Van Gölüdoğu kenarı boyunca yüzlek veren eski Van Gölü çökelleri ve güncel alüvyonlarda yaygın olarakgelişmiştir. Tabanlı-Van depremi nedeniyle gelişen sismotektonik yüzey deformasyonlarının yanısıra,deformasyon kuşağı içerisinde ters faylanmalar da gözlenmiştir. Bu lokasyonlarda Üst PliyosenPleyistosen birimleri K5070°D doğrultulu ve 45-50° kuzeybatıya eğimli sol yanal bileşenli ters faylarlakesilip ötelenmektedir. Benzer aktif fay hatları önceki çalışmalarda (Özkaymak, 2003), Van il merkezininkuzeyinde yer alan Beyüzümü köyü kuzeyinde, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Zeve Kampüsü girişinde ve Aşıtköyü güneyinde haritalanmıştır. Birbirinden bağımsız olarak haritalanan bu fay segmentleri birlikte değerlendirildiğinde, Çitören ile Beyüzümü köyleri arasında, yaklaşık 10 km genişliğinde, ortalama K50-70°D doğrultulu ve 47° kuzeybatıya eğimli, birbirine paralel en az beş fay segmenti içeren aktif birbindirme zonunun varlığı ortaya çıkar. Söz konusu fayların kinematik verileri 23 Ekim 2011 Tabanlı-Vandepremini oluşturan ters fayın odak mekanizma çözümüyle uyumludur. Dolayısıyla, Pleyistosen-Holosenbirimlerini kesen fay zonunun, 23 ekim Tabanlı-Van depreminde yeniden aktif hale geçerek yeni faykolları oluşturduğu anlaşılmaktadır. Deprem sırasında oluşan fay koluna ait sıkışma kökenli yüzeydeformasyonlarının belirgin bir yüzey kırığı oluşturacak şekilde gelişmemiş olması, yeni oluşan fayıngeometrisi nedeniyle henüz yüzeye ulaşmadığı ve dolayısıyla gömülü fay niteliği taşıdığını göstermektedir.Jeolojik haritalama ve kinematik analiz verilerine göre, KKB-GGD eksenli sıkışma kuvvetleri etkisindeşekil değiştiren bölge; Tabanlı-Van depremini oluşturan DKD-BGB doğrultulu bindirme fay zonunun yanısıra, KD-GB uzanımlı sol yönlü doğrultu atımlı faylar, KB-GD uzanımlı sağ yönlü doğrultu atımlı faylarve yaklaşık K-G doğrultulu normal faylarla simgelenen aktif tektonik bir yapıya sahiptir. Van ilinindepremselliği söz konusu aktif fay mekanizması içinde değerlendirilmelidir.